ORHAN
VELİ'NİN “BEN ORHAN VELİ” ŞİİRİ ÜZERİNE BİR TAHLİL
DENEMESİ
Ben
Orhan Veli,
"Yazık
oldu Süleyman Efendiye"
Mısra-i meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Mısra-i meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Evde
otururum,
Masa başında çalışırım.
Bir anne ile babadan dünyaya geldim.
Masa başında çalışırım.
Bir anne ile babadan dünyaya geldim.
Ne
başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Bay Celâl Bayar'ın
Ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim.
Puf böreğine hele
Bayılırım.
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Bay Celâl Bayar'ın
Ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim.
Puf böreğine hele
Bayılırım.
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Yayan
dolaşırım.
Mütenekkiren
seyahat ederim.
Oktay
Rıfat'la Melih Cevdet'tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır, pek muteber;
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Meşgul olmadığım “ehemmiyetsiz”
Sadece üdeba arasındadır.
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır, pek muteber;
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Meşgul olmadığım “ehemmiyetsiz”
Sadece üdeba arasındadır.
Ne
bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır...
Amma ne lüzum var
Belki daha bin bir huyum vardır...
Amma ne lüzum var
Hepsini
sıralamaya?
Onlar da bunlara benzer.
Onlar da bunlara benzer.
Orhan
Veli, “Ben Orhan Veli” adlı şiirinde kendi hayat hikayesini
işler. “Sıradanlık” ve “basitlik” teması etrafında
oluşturulan şiir, birinci tekil şahıs aracılığıyla verilir.
Şair, şiirde kendi hayatını ve genel olarak yaşayış şeklini
anlattığı için geniş zaman kipini kullanmıştır. Şiir beş
bölümden oluşur. Bu bölümlerde Orhan Veli Garip akımı şairi
olduğundan ve akımın basitliğinden, fiziksel ve kişilik
özelliklerinden, arkadaş çevresinden bahseder. Şiirin unsurları
Garip akımının özellikleriyle birlikte şiir kişisinin çevresi
ile olan etkileşimini de verir. Garip akımının etkisiyle
“basitlik” şiirin merkezinde yer alır ve şiirde kullanılan
unsurlar “basitlik” teması etrafında şekillenir.
Şiir,
Orhan Veli'nin basit yaşamı üzerine kurulmuştur. Böylelikle
toplumsal bir sorun değil de şiir kişsinin hayat hikayesi ve Garip
akımı işlenmiştir. Şiirin malzemesini kendini basit bir şekilde
tanımlayan Orhan Veli oluşturur. Orhan Veli, kendini basit
görünüşlü, basit bir çevresi olan ve toplumda çokça bulunan
alelade bir insan olarak tanımlar ve asıl vurguyu kendi üzerinden
toplumun basit yapılı oluşuna yapar ve bu yönden divan şiirini
ve onun abartılı dilini eleştirir çünkü kendini yüksek zümreye
hitap eden divan şiirinin karşısında sıradan halkın savunucusu
olarak görür ve garip akımını savunur. Şiirde üzerinde durulan
asıl konu “basitlik”tir. Bu konu Orhan Veli gibi basit
görünüşlü, basit bir hayatı olan bir kişi üzerinden işlenir.
Bu şekilde Orhan Veli kendini tıpkı “Kitabe-i Seng-i mezar”
şiirindeki “Süleyman Efendi” gibi bir araç olarak kullanarak
asıl konuya yoğunlaşılmasını sağlamaya çalışır. Şiirde
Orhan Veli'nin hikayesinin anlatılması Garip akımının temsilcisi
olan şiir kişisinin üzerinden bu akımın kullanımıyla birlikte
konunun genişlediği ve basit şeyler üzerine de şiir
yazılabileceğini kanıtlamak içindir. Şiirin "Yazık
oldu Süleyman Efendiye" Mısra-i meşhurunun mübdii..”
şeklinde başlaması şiir kişisinin basitlik temasını okuyucuya
sezdirme isteğinden kaynaklanmaktadır çünkü bu mısraların asıl
ait olduğu “Kitabe-i Seng-i Mezar” şiiri garip akımı
çerçevesinde yazılmış bir şiirdir ve Süleyman Efendi de aynı
şiir kişisi gibi basit ve sıradan bir insandır. Hatta divan
şiirinde adına mersiyeler yazılan ve kendisiyle aynı adı taşıyan
Kanuni Sultan Süleyman'ın yanında çok çok önemsiz bir kimsedir.
Şiir kişisi böyle bir giriş kullanarak kendisinin de aynı
“Süleyman Efendi” gibi sıradan ve alelade biri olduğunu
vurgular. Bununla birlikte şiir kişisinin kendini “ Evvela
adamım, yani. Sirk hayvanı falan değilim.” diye tanımlaması
onun basitlik temasını vurgulayarak gösterişten uzak sıradan bir
insan olduğunu gösterme isteğinden kaynaklanır. Orhan Veli
kendini tanıtırken sevdiği yemeklerden de bahseder. “Ispanağı
çok severim. Puf böreğine hele”. “Ispanak” ve “Puf böreği”
gibi basit ve herkesin yiyebileceği yemeklerin kullanılmasıyla
şiir kişisi kendisinin de alt kesime mensup biri olduğunu
vurgulamak istiyor. Orhan Veli bu tutumuyla şiirin üst düzey bir
uğraş olduğunu savunanlara karşı her şeyin şiire konu
edilebileceğini göstermek istemiştir. Bu durum şiirin giriş
kısmında “Kitabe-i Seng-i mezar” şiiri ile metinlerarasılık
kurularak divan şiirinin aksine sıradan şeylerinde şiir konusu
olabileceği anlatılmak istenmiştir. Çünkü garip akımı, divan
şiirinin gösterişinden uzak bir şekilde sıradan insanların
hayatlarının da şiir konusu olabileceğini savunur. Şiir kişisi
sıradanlığını kuvvetlendirmek için “Yayan dolaşırım.
Mütenekkiren seyahat ederim.” dizelerini kullanıyor. Bu dizelerle
şairin arabası olmadığından, az seyahat ettiğinden ve kendi
basit çevresinde yaşayan sıradan bir insan olduğundan bahsedilir.
Şiirin içerisinde geçen “Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım.”
dizesi şiir kişisinin alelade bir şeyi anlatıyor tavrı
kazanmasını sağlar ve okuyucu da onun sıradanlığını ve
ehemmiyetsizliğini görür ya da görmesi sağlanmış olur. Şiirin
son dizeleri olan “ Ne bileyim, Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya? Onlar da bunlara benzer.”
dizeleriyle Orhan Veli, kısıtlı özelliğe sahip, sıradan bir
birey olduğundan bahsediyor ve divan şiirine eleştiri getiriyor
çünkü divan da adına şiir yazılan bir kişinin çok farklı ve
üstün özelliklerinden bahsedilerek o kişi övülür ancak Garip
akımı bu duruma karşıdır ve şiir kişisi kendini övmek yerine
en sade ve sıradan bir şekilde olanı anlatmayı seçer.
Kullanılan
tema ve şiire konu olan kişinin yanı sıra başlık da ironiyi ve
eleştiriyi oluşturan unsurlardandır. Şiirin başlığı olan “Ben
Orhan Veli” şiirin otobiyografik bir şiir olduğunu vurgular.
Şair başlık olarak direkt kendi adını kullanarak okuyucuya
kendini anlattığını sezdirmeyi amaçlar.
Ben
Orhan Veli, Orhan Veli'nin teorik olarak savunduğu Garip akımı
fikirlerini pratiğe döktüğü şiirlerinden birisidir. Bu anlamda
akımın sözcülüğünü yapacak nitelikte bir şiirdir. Garip
akımıyla beraber Türk şiiri büyük bir değişim yaşar. Bu
değişimlerden biri de şiire hikayenin sokulmasıdır. Şiirin bir
hikayeyi anlatabilecek yapıda ve güçte olduğu söylenir. “Ben
Orhan Veli”de de Orhan Veli'nin hayatı anlatılır. Şairin
karakteri, çevresi ve görünümünden bahsedilir. Bu yüzden şiirde
öyküleme tekniği etkili bir biçimde kullanılır. Bu durum şiirde
fiillerin yoğun bir şekilde kullanılmasına neden olmuştur ve
şiirin akıcı bir dili olması bu şekilde sağlanmıştır.
Bununla birlikte şiirin düz bir grafiğe sahip olmasına neden
olur. Çünkü şiir bir nevi hikayedir ve birinci tekil şahıs
hikayeyi anlattığı için şiirin unsurlarına mesafeli yaklaşır.
Şiirde öyküleme kullanılmasına rağmen betimlemeye
başvurulmamış, öykülemenin çoğunluğunda sıfat tercih
edilmemiştir. Şiir düz bir şekilde başlar ve biter, iniş
çıkışlar olmaz. Garip şiirinde içerikle beraber şiirin dili de
değiştirilir. Şiirin dili konuşma diline yakın, sade bir dil
olarak tercih edilir. “Ben Orhan Veli” şiirinde kullanılan
dilin özellikleri de bu şekildedir. Farsça, Arapça ya da başka
bir yabancı dilden kelimeler şiirin içinde yoktur. Şiirin
cümleleri basit, fazla sıfat ve zarf bulundurmayan fiil
cümleleridir. Kelimeler ilk anlamlarıyla verilebilmek için imge,
simge ve sembolden uzak bir şekilde kullanılır. Bu şekilde şiirin
dili günlük konuşma diline yaklaştırılır. Şiirin cümleleri
de genel olarak kısa ve sade bir şekildedir. Şiirde akıcılığın
sağlanmasını, halk edebiyatında kullanılan sade dille “Ben
Orhan Veli” şiirinde kullanılan dilin benzemesi sağlar. Şiirin
dil özelliklerinden biri de daha önce şiirde kullanılmayan,
çirkin sayılan kelimelerin kullanılmasıdır. “ahır uşağı”,
“ıspanak”, “puf böreği” gibi kelimeler bu kullanıma
örnektir ve şiirin atmosferini oluşturmayı sağlar. Dil
özellikleri aracılığıyla şiirin ortamı Orhan Veli'nin
kişiliği, çevresi en uygun şekilde verilir. Ortam basit ve
sadedir. Şiir kişisi “ Belki daha bin bir huyum vardır... Amma
ne lüzum var hepsini sıralamaya? Onlar da bunlara benzer.”
diyerek kendini basitleştirerek alt kesime yaklaştırıyor ve bu
kesimde kendine bir yakınlık uyandırıyor. Atmosferin basitliği
de okuyucuyu düşünmeye teşvik eder bir hal alıyor.
Şiir
biçim özellikleri göz önüne alınarak değerlendirildiğinde
kafiye, vezin ve ölçüye sahip değildir. Şiir Garip akımının
etkisiyle ölçü bakımından serbesttir. Garip şiiri, geleneği
yani vezin, ölçü, kafiye gibi özellikleri tanımadığı için
diğer şiirlerden bu yönüyle ayrılır. Şiirdeki ahenk şiirin
dil özellikleriyle sağlanır. Kullanılan sade fiiller ve bu
fiillerin geniş zamanla çekimlenmesi ahengi sağlayan unsurlardır.
“severim”, “bayılırım”, “yayan dolaşırım” gibi
kelimeler buna örnek olarak verilebilir. Aynı zamanda kullanılan
“ne...ne” bağlacı da ahenge katkı yapar. “Ne başımda bulut
gezdiririm, ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.” gibi tekrarlar
ahenge katkı yapar. Eksintili ve devrik cümleler de ahengi sağlar.
Orhan
Veli, “Ben Orhan Veli” şiirinde basitlik teması etrafında
kendi hayat hikayesini konu olarak işler. Bu şekilde kendi hayat
hikayesi üzerinden dönem edebiyatını inceler ve eleştir. Ayrıca
şiir içerisinde kullandığı teknikler, şiirin dil özellikleri
ve içeriği oluşturan unsurlarla Orhan Veli, “Ben Orhan Veli”
şiirinde Garip akımının fikirlerini somutlaştırmış, bu
fikirlerin pratikte nasıl uygulandığını ve uygulanınca ortaya
nasıl bir şiir çıkacağını göstermiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder