CREED:
BİR EFSANENİN DOĞUŞU YA DA BİR ÖLÜNÜN GÖLGESİ
Takvimler
2015 yılını gösterirken hayatımıza bana göre şahane bir film
girdi. Creed! Evet şahane diyorum çünkü çocukluk akşamlarımda
televizyonda sürekli ve sıkılmadan izlediğim, her izlediğimde de
tekrar tekrar zevk aldığım “Rocky” evrenine dönüş
biletiydi, çocukluğuma dönüş şansıydı bu film.
İlk
film çok geniş bir çevre tarafından izlendi ve izleyenlerin bir
çoğu tarafından da beğenildi. Hatta başarısız ve de belki
gereksiz sayılabilecek bir altıncı “Rocky Balboa” filmi
ağızlarda yavan bir tat bırakmışken, insanlara bu yeni boksör
ilaç gibi geldi diyebiliriz.
Klasik
bir usta-öğrenci ilişkisi üzerine kuruluydu ilk film. Bir tarafta
ünlü ancak ölü boksör Apollo Creed’in gayri meşru oğlu
Adonis Johnson; diğer tarafta ise artık ununu eleyip eleğini
asmış, inzivaya çekilmiş bir efsane, Rocky Balboa.
Bir
tarafta bir baba figürü eksikliği yaşayan, içten içe babasına
hayran olan ama aynı zamanda ona öfkeli olduğu için soyadını
kabullenmeyen ancak yinede kendini onun izlerini takip etmekten
alamayan kaybolmuş bir çocuk; diğer yanda ise emekli ve yalnız
bir efsane Rocky.
Hikaye
Adonis’in profesyonel olabilmek için Rocky’den eğitim almak
istemesiyle ve bunun için onun yanına gitmesiyle başlar ve
profesyonelliğe adım atmasıyla sona erer. Artık ringlerde
Apollo’nun kanını taşıyan ve Rocky’nin öğrencisi olan yeni
bir boksör vardır. Tabi bu süreçte her iki karakterde birbirinin
gelişimine ve hayatına önemli katkılar sağlar. Rocky çocuğu
eğitip, ondan bir boksör yaratırken aynı zamanda onun için eksik
olan baba figürünü tamamlar ve kimliğini kabullenmesine yardımcı
olur. Adonis ise Rocky’nin hayatına bir anlam katar ve ona yaşamak
için yeni bir sebep verirken; hem yanlızlığını giderir hemde
onun için yeni bir aile olur. Adonis, Rocky’i hayata bağlar;
Rocky de Adonis’e ışık olur ve karanlık yolunu aydınlatır.
Bu
film aslında temel olarak Rocky evreninde ikinci devrenin giriş
filmi olarak sayılabilir. Daha filmi izlerken, eminim birçok
kişinin aklından aynı düşünceler geçmiştir. “Kesinlikle
devamı gelecek!”
Öyle
de oldu. Evet ikinci Creed filmi yolda ve yakında bizimle buluşacak.
1976 yılında Sylvester Stallone’un başrolünü üstlendiği ve
ayrıca senaryosunu da yazdığı Rocky serisinin toplamda sekizinci
olacak olan yeni filmi yakında vizyonda ve ilk fragmanda yayınlandı.
İkinci Creed filminin fragmanı hakkında konuşmadan önce sizi
biraz daha geriye götürmek istiyorum ama. Yani 1985 yılına, Rock
IV’ün vizyona girdiği yıl.
Rocky
IV’ün konusu neydi? Soğuk savaş yılları ve klasik bir Amerikan
propagandası. Önce Rus boksör (Drago) gelir ve Amerika’da
Amerikalı boksörlere meydan okur, bunu gören Apollo emeklilik
kararından geri döner ve maça çıkmaya karar verir. Elbette maçı
Apollo değil, Drago kazanır ve hatta Apollo’yu rinkte öldürür.
Daha sonra Rocky intikam yeminleri eder ve klasik antreman sahneleri
gerçekleşir. Sonuç? Bu defa Rocky, Sovyetler Birliği’nde,
Sovyet seyirciler önünde Drago’yu yener ve son.
Şimdi
biz neden bu filme geri döndük? Önce bir fragmana bakalım:
Evet,
bu fragman bize ne anlatıyor? Öncelikle Adonis boks işinde baya
ilerlemiş ve nam salmış gibi duruyor. Bir yandan da bir aile ve
düzen kurmuşa benziyor. İşler onun için belkide mükemmel bir
haldeyken geçmişin gölgesi birden peşine düşüyor. Fragman
boyunca bize Adonis’in mücadele ettiği ve belli bir şekilde
yenildiği bir rakibin imasında bulunuluyor ve fragmanın finalinde
ise o boksörün sırtında beliren “Drago” ismini görüyoruz.
Bir Creed’e meydan okuyan başka bir Drago. İlk fragman için bu
yeni rakip hakkında fazla bir bilgi sunulmasada yinede oldukça
dişli bir rakiple karşı karşıya olduğumuz çok açık.
Peki
başka bir Drago-Creed mücadelesi bize ne sunacak? Tamam Soğuk
Savaş yıllarında Sylvester Stallone’un yaptığı şey çok
akıllıcaydı ve ona her anlamda büyük kazanç getiren bir durumdu
ama yıl artık olmuş 2018, hala bir Amerikan vs Rus olayı çok
etkili olur mu bilemiyorum. Neden Adonis ölü bir adamın gölgesini
takip etmek yerine kendi yoluna, kendi maceralarına gitmiyor? Filmin
adı “Creed: Bir Efsanenin Yükselişi” ancak bence filmin adına
“Bir Efanenin Peşinde” ya da “Geçmişin Gölgesi” gibi
isimler daha uygun olabilir.
Neyse,
toparlayacak olursak; ilk Creed filmi geldiğinde hepimiz çok
heyecanlandık ve filmi izlediğimizde de birçoğumuz çok sevdik.
Rocky’i tekrar görmek ama bu defa boksör olarak değil, bir hoca
olarak görmek. Apollo Creed’in kanından genç ve yeni bir boksör
izlemek, bunlar o zaman için aşırı zevkli şeylerdi. Aşırı
zevkliydi diyorum çünkü o an için Rocky evrenine karşı duyulan
bir özlem vardı ve ilk Creed filmi o özlemi gidererek kendine
sağlam bir başlangıç yaptı. Ancak özlem bitti. Şimdi seyirci
ikinci filmden farklı, yeni bir şeyler görmek istiyor ama ilk
fragman bana böyle bir şey hissettirmedi. Elbette film vizyona
girecek ve gidip izleyeceğiz. İşte o zaman göreceğiz, yönetmen
bu filmde gerçekten yeni bir şeyler yaratmış mı yoksa Rocky
efsanesinin artıklarından bize bir kopya koyun mu sunmuş ya da
şöyle diyelim; aynı çayı ikinci defa mı demlemiş bizim için.
İzleyip göreceğiz.
Kazan (23/06/2018)
Kazan (23/06/2018)
Yorumlar
Yorum Gönder