AJİN: YARI İNSAN


AJİN: YARI İNSAN!

Bundan bir buçuk yıl önce bir animeyi izleme listeme aldım. Tanıtımını okuduğumda çok ilgimi çekmişti ve gerçekten merak etmiştim. Hal böyle olunca bir an önce izlemek istedim ama benim kötü bir huyum vardır; izleyeceğim bir filmi, diziyi ya da animeyi izlemeye başlamadan önce şöyle bir hızlıca kontrol ederim. Ne var ne yok bir fikir sahibi olabilmek amacıyla. İşte bu rutin kontrolümü Ajin üzerinde de gerçekleştirdim ve açıkçası animasyonu beni tatmin etmedi, rahatsız edici buldum ve böylelikle bu güzel animeyi izlemek için aradan bir buçuk yıl geçti. Ne zaman izlemeye karar verecek olsam, mutlaka kendime bir bahane ürettim. Ancak bitti; bugün itibariyle Ajin’i izleyip bitirdim ve gerçekten iyi bir seriydi.

Öncelikle klasik anime mantığı ile ana karakterimiz liseli bir genç. Ancak bunun öğrenince hemen olumsuz bakmayın. Gerçi bazı kesimler liseli karakterleri daha çok seviyor ama neyse konumuz bu değil. Ana karakterimiz liseye giden, normal bir hayat yaşamak isteyen, ayrıca başarılı biri olmak isteyen ancak bunu henüz elde edememiş, insanlara pek de değer vermeyen bencil bir kişi. Nagai Kei isimli bu genç adam sıradan lise hayatını yaşarken ve tek amacı sınavlarına çalışıp başarılı olmak ve ileride normal bir hayat yaşamakken bir gün kız kardeşini hastanede ziyaret ettikten sonra eve dönerken bir kaza geçirir ve ölür. İşte bu andan itibaren her şey değişir. O bir Ajin’dir ve de ölümsüzdür.

Peki nedir bu Ajin? Ajinler Dünya üzerinde son 20-30 yıl içerisinde ortaya çıkan yeni bir tür anime evrenine göre. Ajinler ölümsüz varlıklar ve ne zaman ölseler vücutları yenilenmiş bir şekilde hemen geri diriliyorlar. Ancak bir Ajin olup olmadığını ölmeden öğrenmenin imkanı yok ve ayrıca çok yaygın bir durum da değil. Ama eğer bir Ajin olduğun ortaya çıkarsa asıl kabus o zaman başlıyor. Neden mi? Çünkü bu ölümsüz insanlar artık insan olarak kabul görmüyor ve dünya üzerinde tüm devletler tarafından avlanan yaratıklar konumuna indiriliyorlar. Avlanıyorlar, işkence görüyorlar ve esir tutuluyorlar. Hükümetler Ajinler’i yakaladıkları zaman ise bunları silah sanayi ya da ilaç sanayi gibi büyük firmaların deneylerine denek olarak kiralıyorlar ve bu şekilde Ajinler üzerinden para kazanıyorlar. Sonuçta Ajinler, hükümetler için ölümsüz deney fareleri olarak görülüyor ve üstlerinde her türlü kan donduran uygulama gerçekleştiriliyor. İşte Nagai Kei, böyle bir dünyada Ajin olduğunu öğreniyor ve kedi-fare kapışması başlıyor.

Diğer taraftan ise Satou-san, olarak bildiğimiz bir diğer Ajin var. Tabi başka önemli karakterler de var ancak en önemli karakterler Kei ve Satou; o yüzden bu yazıda sadece ikisine değiniyorum. Satou-san, Kei’nin tam zıttı konumda bir karakter. Kei, Ajin olduğunu öğrendikten sonra kaçıp, sessiz sakin bir yaşam sürmek için mücadele etti ancak Satou-san kaçıp saklanacak bir adam değil. Planlar ve stratejiler üreterek Japon hükümetine, Ajinler’e yaptıkları yüzünden kelimenin tam anlamıyla savaş açtı ve zamanla başka Ajinler’i de kendi saffına katmayı başardı. Aslında Kei’yi de yanına çekmek istedi ancak dedim ya farklı düşünüyorlar. Şimdi hikayenin detayına inip spoiler vermeyeceğim ama şunu söyleyebilirim; Satou-san, son zamanlarda izlediğim en kaliteli kötü adam ve oyun oynamaya gerçekten bayılıyor. Ancak kurduğu bu oyunlar Ajinler’in durumunu toplum karşısında daha da beter bir hale getirince ve Kei’nin düşlediği sakin hayat şansı elinden Satou yüzünden alınınca ikilinin amansız mücadelesinin fitili ateşlenmiş oluyor. Sonunda gülen kim olacak?

Tabi birde IBM mevzusu var. Ajinler sadece ölümsüz ve vücut yenilenmesine sahip canlılar değil. Ayrıca IBM (Invisible Black Matter/Görünmez Siyah Madde) adı verilen ve Ajinler’in vücudundan çıkan bir çeşit hayalete sahipler. Hayalet diyorum ama aslında IBM fiziksel bir varlık, sadece normal insan gözüyle görülmesinin imkanı yok. IBM, fiziksel bir varlık ve sahibi olan Ajin’in komutları ile hareket edebilen, onun kapasitesi seviyesinde güçlü olabilen ve insan görünümüne sahip bir ikinci vücut ve zihinsel olarak efendisine bağlı. Ölümsüzlerin savaşını bir de bu şekilde düşünün. Hikaye çok daha fantastik ve izlenesi bir hal alıyor.

Ajin’in ne olduğundan, ana karakterlerden ve IBM konusundan bahsettim ama hikayenin detayına girmiyorum. İzleyin ve keşfedin! Ancak şu kadarını söyleyebilirim; sizi bol bol aksiyon, macera, kan ve dehşet bekliyor. Zevk almak ya da dehşete düşmek izledikten sonra sizin karar vereceğiniz bir şey.

Peki Ajin bize aslında ne söylemeye çalışıyor? Ajin, sadece bol bol kan ve aksiyon dolu bir fantastik hikaye mi? Bence değil. Bana göre Ajin bizi ırkçılık, ayrımcılık, kendinden ya da çoğunluktan farklı olanı dışlama gibi insanlığın en büyük sorunlarından birkaçı üzerine düşünmeye çağırıyor. Ajinler aslında insan ama çoğunluktan farklı olan insanlar ve sırf farklı oldukları için insan olarak görülmüyorlar. Bu durum siyahilerin köle olarak kullanılıp her türlü zulme uğramalarına ve elbette beyazlar tarafından insan olarak görülmemelerine benziyor. Beyazlar, siyahileri neden insan olarak görmüyordu? Çünkü onlar kendilerinden farklıydı. Bu hikayede aynı şekilde. İnsanlar Ajinler’i neden insan olarak görmüyor? Çünkü onlar da farklı. Tüm sorunlar bundan doğmuyor mu zaten. Farklı olanı dışlamak, ona yaşam alanı bırakmamak yerine onu olduğu gibi kabullenmeyi başarsak aslında çok daha huzurlu bir dünyada yaşayabiliriz. Birinin dini, mezhebi, ırkı ya da belki düşünce şekli yüzünden dışlanmadığı bir güne ulaştığımız vakit bu tarz hikayeler gerçekten sadece filmlerde, dizilerde ve böyle animelerde karşımıza çıkacak. Biz ise gerçek hayatı huzur içinde yaşayabileceğiz. O yüzden, lütfen düşünün, dışlamayın, kabullenin!

Seriyi izlemek isteyenler buradan ulaşabilir.

Kazan (11/07/2018) 

Yorumlar