Sosyal medyada bu dizi ile ilgili bir yorum gördüm. “Rick and Morty’nin yokluğunda bu diziyi izleyin, bekleyiş hüsranınızı dindirmeye yardımcı olur.” Ancak ben bu yoruma kesinlikle katılmıyorum. Evet, izleyin. Ancak hüsranınızı dindireceğini sanmayın. Aksine hüsranınızı ikiye katlamaya hazır olun. Bu bekleyiş çok daha uzun olacak. 10.bölüm bittiği anda aklınıza gelecek ilk soru şu olacak; 2.sezon ne zaman?
Özellikle
ülkemizde animasyonlar ve çizgi filmler sadece çocuklara yönelik
şeyler gibi algılanıyor ancak bu tarz başarılı projeler ile bu
algı zaman içinde kırılacaktır. Tamam kabul ediyorum, bir “Rick
and Morthy” değil ama bu dizinin de kendine has bir tadı, bir
havası var. ilk bölümden itibaren bir ya da birkaç karakter ile
bağ kurmak mümkün. Zaten evreni fantastik, olasılıklar sonsuz
denecek kadar.
Şimdi,
aslında içten içe “The Simpsons” izlemek istiyorsun, merak
ediyorsun ama 30 SEZONLUK bir maratona girişecek kadar çılgın
değil misin? O zaman Disenchantment tam sana göre. Çizimleriyle
birlikte sana The Simpsons’ı hatırlatacak, o tadı verecek; diğer
taraftan fantastik yaratıkları ve evrenleri alaya alan konusu ile
de oldukça eğlenceli vakit geçirtecek. En azından kendi adıma,
izlerken çok eğlendim ve hiç bitmesin istedim.
Disenchantment,
şu açıdan da önemli; ana karakteri bir kadın ve tüm sezonu
sürüklerken güçlü, baskın, Türk dizilerindeki tabirle bir jöne
ihtiyaç duymuyor. Kendisi yeterince güçlü ve karizmatik. Kadın
karakterlerin ön planda olduğu ama sonuçları çok da iyi olmayan,
Wonder Woman hariç, “Hayalet Avcıları”, “Ocean’s 8” gibi
filmlerin zarar verdiği ve kadın karakterler hikayeyi götüremiyor,
ilerletemiyor algısını darmadağın edecek en güzel örneklerden
birisi bu dizi ve elbette ana karakterimiz prenses “Bean”.
Dizinin
hikayesi üç ana karakter Bean, Elfo ve Luci’nin bir araya gelmesi
ile başlıyor. Bean, “Dreamland” denen ülkenin prensesi ve Kral
Zog’un tek kızı. Babası onu siyasi ittifakları için
evlendirmek istiyor ilk başlarda. Prensesimiz ise biraz alkolik,
sorumsuz ve asi bir tip. Yani babası ile sorunları var. Her gün
saraydan kaçıp barlarda içerek vakit öldürüyor. Elbette bir
şekilde yolunu bulup evlilik meselelerinden de paçasını
kurtarmayı becerip Elfo ve Luci ile birlikte maceradan maceraya
koşuyor. Genelde sonu alkolde biten maceralar.
Elfo
ise “Elfwood” adı verilen elf ülkesinde yaşayan bir elf.
Çikolata üreten elflerin ülkesinde herkes çok mutlu ve her şey
aşırı bir düzen halinde. Ancak bu düzen Elfo’yu aşırı
derecede rahatsız ediyor ve yapmak istediği hiçbir şey toplum
tarafından kabul görmüyor. Sonunda bu düzene daha fazla
dayanamayan Elfo, Elfwood’dan kaçıp dış dünyada bir maceraya
atılıyor ve dünyayı tanımaya başlıyor. Sonunda da yolu
Dreamland’a düşüyor. Dreamland’de Bean ile karşılaşan Elfo,
elbette bu güçlü ve güzel prensese aşık oluyor.
Luci
ise bir iblis ve dizinin gizemli kötüleri tarafından Bean’e
musallat olması için gönderiliyor ve görevini yapıyorda. Sürekli
Bean’i kötü şeyler yapmaya teşvik eden bir iç ses gibi yanında
dolanıyor. Bean’e kötü şeyler için tavsiyeler verip Elfo’yu
aşağılamakla günlerini geçiren Luci, bir iblis olmasına rağmen
yeri geldiğinde arkadaşları için iyilik yapmaya bile katlanıyor.
Bölümler ilerledikçe bu birbirinden normal koşullarda çok
alakasız olan üçlü arkadaştan öte bir aileye dönüşüyor.
Çok
uzatıp da tüm mevzuyu burada anlatmayacağım. Eğer çizgi filmler
sadece çocuklar içindir diyenlerden değilseniz ve şöyle sağlam
bir dizi izleyip iyi vakit geçirmek istiyorsanız; o zaman, bu dizi
tam aradığınız şey. İzleyin ve eğlenin. Sonrasında 2019’da
gelecek 2.sezon için hep birlikte bekleyelim.
Bu
arada, bu tarz izlediğiniz, beğendiğiniz diziler varsa da
tavsiyelere açığım. İzleyelim ve de payaşıp izlettirelim
arkadaşlar. Etkileşim önemli.
Yorumlar
Yorum Gönder