İZLEDİĞİM FİLMLER LİSTESİ 2019-I




1) It Happened One Night/Frank Capra: 1934 yapımı bir film olmasına ve yer yer görüntü kalitesi düşük olmasına rağmen güzel bir yol ve aşk hikayesi anlatıyor oluşunu beğendim.

2) Rio Bravo/Howard Hawks: Pazar sabahlarının kovboy filmleri ile geçtiği, kovboyları değil de kızılderilileri sevdiğim zamanları anımsattığı için beğendim.

3) The Apartment/Billy Wilder: Mekanın, filmin ön plana çıkan unsuru olması ve yönetmenin kullandığı planlar filmde beğendiğim kısımlardı. Özellikle renkli değilde siyah beyaz olması dikkatimizin hareketlere daha fazla yoğunlaşmasını sağlıyor bana göre.

4) Sofra Sırları/Ümit Ünal: Kadının evdeki konumuna dikkat çekerken, aynı zamanda Türk işi bir seri katil ortaya çıkaran bir hikayeye sahip olması filmi beğenmemi sağladı.

5) Stagecoach/John Ford: Yol hikayelerini sevdiğim için bu filmi de bir yere kadar beğendim diyebilirim ancak Kızılderililer’in sebepsiz, temelsiz bir şekilde kötü ve vahşi olarak gösterilmesi, onların bu saldırıları neden yaptığının açıklanmaması, ayrıca filmin sonlarına doğru sadece dört silahlı BEYAZ’ın sayıları yüzü aşan Kızılderili ordusunun birçok askerini zorlanmadan öldürebilmeleri filmde beğenmediğim şeylerdi. Bu film adeta yapılan Kızılderili katliamını meşrulaştırma çabasına yönelik bir proje.

6) 400 Darbe/François Truffaut: Yeni Dalga’ya saygı duymakla birlikte genel olarak sonu belirsiz biten filmlerden pek hoşlanmıyorum ancak yinede küçük bir çocuğun etrafında şekillenen hikayesiyle ve sunduğu Paris görselleriyle 400 Darbe sıkılmadan izlediğim bir film oldu.

7) The Rules of the Game/ Jean Renoir: II.Dünya Savaşı öncesi Fransız Burjuvazisi ile ilgili ortaya koyduğu bakış açısı filmin en ilgi çekici kısmıydı. Bunun dışında o dönem içeriside revaçta olan Yahudi düşmanlığı gibi konularda kendine filmin arka planında yer bulmayı başarıyor. Filmin ilk yarım saatlik kısmı kendi açımdan sıkıcı geçmiş olsa da sonlara doğru iyice hareketlenen ve belirsizliğe sürüklenen olaylarla film kendini çekici hale getirmeyi başardı.

8) Umberto D/Vittorio De Sica: 1952 yapımı olan film ömrünün sonuna gelmiş yaşlı bir adamın yaşam mücadelesi etrafında şekillendiği için benim açımdan ilgi çekiciydi. Umberto D etrafında şekillenen film, savaş sonrası İtalya’nın ekonomik durumunu, sorunlarını ortaya koyan birçok sahne içeriyor. Topluma, toplumun dertlerine, yaşam sıkıntısına, bu film özelinde ise; ön planda Umberto D karakterine, arka planda ise emekli kesimin dertlerine yoğunlaşıyor bu film. Ayrıca dış mekan, gerçek mekan çekimleri de filmin estetik yönünü daha güçlü hale getirmiş.

9) Vesikalı Yarim/Lütfü Akad: Konu olarak imkansız bir aşkın işleniyor oluşu ve genel kanıya göre mutsuz denebilecek bir sonla bitmesi sebebiyle sevdim bu filmi. Mutlu olmak mı bencilce ya da doğru olanı, fedakarca olanı yapmak mı? Ama doğru nedir ki?

10) The Shining (Cinnet)/Stanley Kubrick: Korku-Gerilim türü filmleri oldum olası sevmem ve bu filmi de zorunluluk olarak izledim ancak gerçekten sevdim. Bir mekanda kısılmışlığın yarattığı zihinsel çöküş, karakterlerin çıldırmaya giden süreci ve elbette tüm bunların arkasında varlığını hissettiren doğaüstü güçlerin varlığı.

Bir sonraki listeye buradan ulaşabilirsiniz.

Kazan


Yorumlar