İZLEDİĞİM FİLMLER LİSTESİ 2019-II


11) Rashomon/Akira Kurosawa: Filmi beğendim çünkü tek bir olay (cinayet) etrafında şekillenen senaryo, farklı bakış açılarından farklı hikayelerle aynı olayı anlatıyor. Bu anlatış tarzı ile de belirsiz bir sonla bitiyor film. Her şey bittiğinde adamın mı, karısının mı, haydutun mu ya da oduncunun mu gerçeği söylediğini hiçbir zaman bilemediğimiz ve bilemeyeceğimiz bir durumda buluyoruz kendimizi. Yani kimin hikayesine inanacağımız seyirci olarak bize kalmış.

12) Mad Max 2/George Miller: Filmi hikaye açısından çok beğendiğimi söyleyemem ancak yapıldığı yıl göz önünde bulundurulduğunda görsel efektler kullanılmadan çekilen aksiyon sahneleri ile kendini değerli kılan bir film.

13) Captain Marvel/Anna Boden, Ryan Fleck: 20 filmlik devasa bir serinin son devam halkası. Daha başka ne söylenir bilmiyorum. Marvel evreni yön değiştirirken bu değişime yol gösterebilecek harika bir kahramanı bize sunuyor bu film. Güçlü bir kadın karakter etrafında dönen bir film izlemek güzel ama rahatsız olduğum tek bir nokta var; film içerisinde orijini erkek olan bir karakterin kadın haline getirilmesi. Tamam ataerkil düzene karşı duruş ya da ırkçılığa karşı duruş çok güzel ve gerçekten önemli ama bunu yapmanın yolu erkek bir karakteri kadın yapmak ya da beyaz bir karakteri siyah yapmak ile mi olmalı?

14) Acı Hayat/Metin Erksan: Metin Erksan Türk Sineması için çok önemli ve büyük bir yönetmen kabul ama ben bu filmi beğenmedim. Neden mi? Kadına bakış açısı, tutunduğu tavır, tüm bunlar oldukça rahatsız edici. Suçlu olan, güçsüz, çaresiz olan ve sonunda bedel ödeyen hep kadın. Adeta toplumun ataerkil düzeninin yeniden üretimi. Filmden dişe dokunur başka hiçbir şey hissedemedim.

15) Pickpocket-Yan Kesici/Robert Bresson: Filmle ilgili ilgimi çektiğini söyleyebileceğim tek şey işlediği konu olabilir. Filmin bir yan kesici etrafında şekilleniyor oluşu ilginçti. Bunun dışında hemen beğendim diyebileceğim bir şey söyleyemem.

16) Persona/Ingmar Bergman: Minimalist “Fight Club”, alın size şizofreni.

17) Şoför Nebahat/Metin Erksan: Ataerkil toplum içinde mücadele eden bir kadın karakteri başrole taşıması filmi önemli kılıyor ancak yinede kadın, kadın olarak hayat mücadelesinde varolamıyor. Varolabilmek için erkek gibi olmak zorunda kalıyor. Kadın olarak varlığını sürdürebilmek içinse yine bir erkeğin koruması altına girmesi gerekiyor. Yine bir Metin Erksan filmi ve yine yanlış bir kadın temsili.

18) Cezayir Savaşı/Gillo Pontecorvo: Film, Üçüncü Sinema akımı/kuramı çerçevesinde ele alınabilecek özellikleriyle dikkat çekiciydi. Yaşanmış gerçek bir olayı seyirciye yansıtıyor oluşu, politik bir dile sahip olması ve film içerisinde ideolojisini temsil eden bir manifestoyu seyirciye ulaştırmasıyla Üçüncü Sinema içinde yer alan özellikler sergiliyor. Ancak popüler filmlerde görmeye alışık olduğumuz giriş-gelişme-sonuç yapısından bağımsız olması bazı anlarda hikayenin akışında ve karakter derinliğinde kopuşlara sebep oluyor.

19) Alpha/Albert Hughes: Hollywood’un köpek filmleri meşhurdur ve hatta belki bir tür olarak bile değerlendirilebilir. Alpha filmi de bir yönüyle bu türe dahil ancak hikayesiyle kendini çok başka bir yöne çekiyor. İnsan ve köpek arasındaki tarihi ortaklığın doğuşuna götürüyor bizi. Film doğa-insan, birey-toplum, baba-oğul gibi çatışmalar çevresinde şekillenerek hikayesini güçlü kılıyor.

20) Lego Filmi 2/Mike Mitchell: Basitçe filmi sevdim. Zaten ilk filmi de sevmiştim. Filmin, popüler sinema filmlerine, karakterlerine yaptığı göndermeler ve espriler oldukça güzeldi. Ana karakteri seslendiren Chris Pratt’in adeta önceki filmlerinin bir karması olan yeni bir karakteri filmde görmek de oldukça eğlenceliydi. Bunun dışında filmin aslında çocuk kalmakla büyümek arasında yaşadığımız sürece değiniyor oluşu çok hoştu. Güzel film.

Bir önceki listeye buradan ve bir sonrakine de buradan ulaşabilirsiniz.

Kazan


Yorumlar