16) Dr. Stone/TMS Entertainment (Stüdyo) (2019-2 Sezon 35 Bölüm): İlk sezonu 24 bölüm olarak 2019 yılında yayınlanmaya başlayan ve 2021’de de 11 bölümlük ikinci sezonu gelen bu anime, kıyamet sonrası bir dünyada geçiyor. Günümüzün zaman diliminde bir gün, aniden ortaya çıkan bir yeşil ışık tüm dünyayı kaplar ve sadece insanları ve kırlangıçları etkileyerek taşa çevirir. Böylece dünyadaki insan nüfusu sona ermiş olur. Aradan, yanlış hatırlamıyorsam eğer, 3700 yıl gibi çok uzun bir zaman geçer ve bilimsel bir dahi, bir bilim insanı olan ana karakterimiz Senku, biraz da şans eseri bir şekilde, taşlaşmış bedeninden kurtulur. Vücudunu kaplayan taştan kurtulmasının sebebi ise yanı başında oluşmuş olan mağarada yarasaların bulunmasıdır ve onların gübresinden akan bir sıvı, bu taş kabukları kırmaktadır. Kabuktan kurtulan Senku, bilimden faydalanarak, önce bu vahşi dünyada hayatta kalmayı öğrenir. Ardından da çocukluk arkadaşı Taiju’yu kabuğundan kurtarır. İkili beraber çalışarak Taiju’nun hoşlandığı kızı da taşlaşmaktan kurtarırlar ama ormanda bir aslan ile karşılaşmış olmaları, onlar için bir tehlike doğurunca, aslında hiç istemeyecekleri birini daha uyandırmak zorunda kalırlar. “Japonya’nın En Güçlü Liseli Primatı” olarak anılan Tsukasa adlı genci kabuktan kurtarırlar ve adının hakkını vererek aslanı tek başına öldürür ama kısa sürede aralarında bir çatışma ortaya çıkar. Bir bilim insanı olarak Senku, dünyadaki tüm insanları taşlaşmadan kurtarmanın yolunu aramaktadır ancak Tsukasa ise bu dünyayı ikinci bir şans olarak görür ve eski düzenin temsilcileri olan yetişkin insanların bu dünyada var olmaması gerektiğini söyler. Böylece birisi saf güce, diğeri bilime inanan iki lider karakterin amansız savaşı başlamış olur ve iki sezon boyunca da sürükleyici bir şekilde devam eder. Her ne kadar artık Senku-Tsukasa savaşı bitmiş olsa bile, daha bu dünya ile ilgili çözülmemiş birçok gizem var. Bakalım Senku ve arkadaşları taşlaşmanın gizemini çözebilecekler mi? Bazen diyorum acaba mangasını okumaya mı başlasam. Ama o zaman da animenin heyecanı kaçacak. Neyse; kıyamet sonrası bir dünya, karizmatik karakterler, bol aksiyon vs. güzel ama ben bu animenin en çok eğitici yönünü sevdim. Bilimsel anlamda birçok konuda gerçek bilgiler veriyor. Yani evet, Senku’nun her yaptığını evde deneme şansım yok ve bazılarını da denememek daha güvenli ama birçok konuda temel seviyede olsa bile ayrıntılı bilgi vermesi çok güzel. Sanırım animeler ile ilgili en sevdiğim şey bu eğitici yönü olabilir. Heyecanla üçüncü sezonu bekliyorum ve umarım gelecek sezon 11 bölümden çok daha uzun olur. Salın yine şöyle 24 bölümlük bir sezon. Şimdiden iyi seyirler.
17) Devilman Crybaby/Masaaki Yuasa (2018-1 Sezon 10 Bölüm): Uzun zamandır izlediğim en şiddet dolu anime olduğunu söyleyebilirim. Yani tam anlamıyla “18+” bir seriydi. İçinde bol bol şiddet ve cinsellik sahnesi yer alırken çıplaklık, kan ve ölümlerin de ardı arkası kesilmedi. Animenin hikayesine göre; dünyada insanlardan çok daha uzun zaman öncesinden beri iblisler yaşam sürmektedir ve hayatta kalmak için de insanların bedenlerini ele geçirmektedirler. İblislerin varlığını kanıtlamak isteyen Ryo adlı genç bir dahi, çocukluk arkadaşı Akira’yı da yanına alarak iblislerin düzenlediğine inandığı bir orji partisine katılır. Gerçekten de partiyi iblisler yönetmektedirler ve Ryo’nun kışkırtmaları ile ortaya çıkarak insanları yemeye başlarlar. Ancak işler ters gider ve iblisler Ryo’ya da saldırır. Onu kurtarmaya çalışan Akira ise Amon adlı bir iblis tarafından ele geçirilir. Ancak bu ele geçirme bedenen olur. Akira’nın ruhu ise Amon’a boyun eğmediği için Akira bir “Devilman” olarak yeniden doğar ve iblis güçleri ile Ryo’yu kurtarır. Ancak işler bu noktadan sonra giderek ters bir hal alır. Ryo, önce Akira’yı bir silah olarak kullanıp iblisleri öldürtür, ardından iblislerin varlığını dünyaya ifşa eder ama sonrasında da Akira’ya ihanet ederek onun da bir iblis olduğunu söyler. Aslında Ryo’nun gerçek benliği “Satan” yani cennetten kovulan melektir ama uzun zamandır asıl benliği uyku halindedir. Asıl amacı ise insanların hepsini yok edip ardından da tanrıya yeniden savaş açmaktır. Böylece iki çocukluk arkadaşı arasında yaşanacak ve dünyaya kıyamet getirecek son savaş patlak verir. Bir yanda Ryo ve iblisleri, diğer yanda ise Akira ve insan ruhunu yitirmemiş Devilman ordusu. Animasyon tarzını sevmemiş olsam bile yine de beğendiğim bir anime oldu ama açıkçası karakterlerin çoğu tek tek ölürken bazı anlarda izlemek zor geldi. Neyse; çok da her şeyi anlatıp da heyecanını kaçırmayayım. Şimdiden iyi seyirler.
18) Jujutsu Kaisen/MAPPA (stüdyo) (2020-1 Sezon 24 Bölüm): Animelerde stüdyolar önemlidir ve “MAPPA” da anime dünyasındaki açık ara favori stüdyomdur. Üstelik izlediğim her yeni serisi ile de konumu giderek yükseliyor. Bu anime de daha öncekiler gibi izleyip çok sevdiğim MAPPA işleri arasına dahil oldu. İkinci sezonun gelişini heyecanla bekliyorum. Animenin hikayesi ise merkezine fantastik bir dünyayı almaktadır. Bu alternatif dünyada, insanların kötü enerjilerinden doğan lanetler bulunmaktadır ve bu lanetler, insanlara saldırıp onları öldürür. İnsanları ise “Jujutsu Büyücüleri” olarak anılan bir organizasyon korumaya çalışmakta ve de lanetler ile savaşmaktadır. “Itadori Yuji” ise lise birinci sınıfa giden ve yaşına göre insanüstü fiziksel gücü bulunan bir gençtir. Hayattaki tek yakını olan dedesi, ölürken ondan gücünü insanları korumak için kullanmasını ister. Dedesinin öldüğü günden kısa bir zaman sonra ise okuldan arkadaşlarına bir lanet saldırınca dedesinin söylediklerinden etkilenen Itadori, arkadaşlarını kurtarmak için lanet ile savaşır ve bu sırada da önce “Fushiguro Megumi” ve sonra da “Gojo Satoru” adlı iki Jujutsu Büyücüsü ile tanışır. Lanet yenildikten ve Itadori’nin arkadaşları kurtarıldıktan sonra ise Gojo, Itadori’yi de Jujutsu Lisesi’ne öğrenci olarak alır çünkü lanet ile savaş sırasında çaresiz kalan Itadori, Fushiguro’yu kurtarmak için “Sukuna” adlı çok güçlü bir lanetin parmağını yiyerek güç kazanmış ama aynı zamanda da Sukuna’nın taşıyıcısı haline gelmiştir. Böylece, Itadori’nin bir Jujutsu Büyücüsü olma yolculuğu başlar. Çok renkli, çok güçlü karakterleri ve akıcı, tempolu bir hikayesi olan bir anime. Çok sevdim.
19) The Falcon and the Winter Soldier/Kari Skogland (2021-1 Sezon 6 Bölüm): “Marvel Sinema Evreni”, dizileri ile de giderek genişliyor. Önce “WandaVision (2021)” gelmişti ve 9 bölümlük sezonunda, daha kendi içinde bir hikaye sunmuştu. Tamam, cadılar gibi evrene dair yenilikleri göstermişti ama “Endgame (2019)” sonrasında dünyanın tam olarak ne durumda olduğunu çok da yansıtamamıştı. O boşluğu ise bu dizi büyük oranda dolduruyor. Özellikle göçmenlik ve ırk meselelerine de değinerek, sadece Marvel evrenine dair değil, içinde yaşadığımız gerçek dünyaya yönelik de güçlü mesajlar veriyor. ABD’de giderek yükselen ırkçılık ve Avrupa’da tansiyonu arttıran göçmenlik durumları düşünüldüğünde, dizinin söyledikleri oldukça anlamlı. Elbette bu politik bir dizi değil, popüler bir iş ve önceliği eğlendirmek. Bol aksiyonu ile de bunu oldukça iyi sağlıyor ama sadece boş bir eğlence, kısa süreli bir hazdan fazlasını sunmaya ve de önemli meseleler üzerinde düşündürmeye çalışması oldukça beğendiğim bir şey oldu. Yani kısaca bu dizi, bir yandan ırkçılık ve göçmenlik gibi gerçek dünya sorunlarını kurgu bir hikaye üzerinden seyirciye sunarken, diğer taraftan da sevgili “Falcon” biraderimizi yeni “Kaptan Amerika” olarak hazırlıyor. Yani düşününce, “Thanos” ile girilen savaş sonrasında, dünya hem “Black Widow” hem “Kaptan Amerika” hem de “Iron Man”den mahrum kaldı. “Spider-Man”in Iron Man’in yerini doldurduğunu düşünürsek ki tam olarak değil ama, Falcon da bu dizi ile birlikte Kaptan Amerika’nın boşluğunu doldurmuş oldu. Bence birkaç yıl içerisinde yeni bir “Avengers” filmi için beklentiye girmeye başlayabiliriz. Toparlamak gerekirse, ben sanırım bu diziyi WandaVision’dan daha fazla sevdim. Çok da şu oldu, bu oldu diye anlatmak istemiyorum. “Sam” ile “Bucky”nin Kaptan Amerika sonrası maceralarını izleyin ve de keyif alın.
20) Carmen Sandiego (2019-4 Sezon 32 Bölüm): Hırsız yetiştirmek için eğitim veren gizli bir okulda büyüyen ve “Kara Koyun” olarak adlandırılan genç bir kadın, yıllarca olabileceği en iyi hırsız olmak için çabalar ancak teorik derslerde aldığı eğitimi ilk defa sahada deneyimlediğinde ise yapılan şeyin yanlışlığını fark eder ve onu yetiştiren “V.I.L.E.” adlı örgütü yok etmek, örgütün çalmaya çalışacağı tüm tarihi eserleri kurtarmak için amansız bir mücadeleye başlar. Böylece, V.I.L.E.’ın çalmak istediği her şeyi onlardan önce çalıp sonrasında ise yetkili birimlere teslim ettiği suç yolculuğu başlar. O artık, adeta hırsızlardan çalan bir hırsızdır. Dizinin belki de en güzel yönü, hemen hemen her bölümde dünyanın farklı bir şehrinde yeni bir macera yaşanması. Her bölümde gidilecek şehir ve o şehirde çalınacak hazine hakkında bilgiler sunulmaktadır. Yani hem eğlendirici hem de öğretici bir animasyon olduğunu söylemek gerekir. 32. bölüm itibariyle sona ermiş bir dizi gibi görünüyor ancak yine de yaratıcıları bir açık kapı bırakmayı da ihmal etmemiş. Belki de bazen dozunda bırakmak en güzelidir ama yalan yok, bir sezon daha gelirse, hiç düşünmem izlerim.
Bir önceki listeye buradan ve bir sonraki listeye de buradan ulaşabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder