İDL 2022-II

 


6) The Legend of Vox Machina/Critical Role (yaratıcı) (2022-1 Sezon 12 Bölüm): Uzun zaman sonra ilk defa bir diziyi bir günde bitirmiş oldum. Gerçekten oldukça eğlenceli bir animasyon diziydi; zaten ben oldum olası bu kaçış hikayelerini, yani fantastik olanı sevmişimdir. Bu animasyon dizi de bize başka bir fantastik evren ve bu evren içerisinde yer alan “Vox Machina” adlı ödül avcısı grubu sunuyor. Bu grup, iki yarı elf, bir yarı dev, bir insan, bir elf ve iki cüceden, ayrıca da bir boz ayıdan oluşuyor. Aslında tam anlamıyla bir uyumsuzlar grubu ama bir şekilde başarılı olmayı ve birbirlerinin arkasını kollamayı beceriyorlar. Sezon, krallığa saldıran bir ejderha ile başlıyor. Ejderha tüm iyi ödül avcılarını hakladıktan sonra mecburen görev Vox Machina’ya kalıyor ve bir şekilde canavarı avlayan ekip, krallığın koruyuculuğuna atanıyorlar ama sezonun asıl hikayesi ekibin insan üyesi “Percy” ile alakalı. Percy, eski bir soyludur ve ailesini katledip topraklarını ele geçiren kişiler ile kraliyet yemeğinde tekrar karşılaşır. Bu kişiler, bir vampir ve onun büyücü eşidir. Krallıkta gerçekleşen ilk karşılaşma ve çatışma sonrasında Vox Machina ekibi, “Whitestone”a, yani Percy’nin memleketine doğru yola çıkar. Amaç, Percy’nin intikamını almasına yardım etmektir. Ancak elbette işleri hiç kolay değildir ve bizi zombiler, vampirler, büyücüler, iblisler, devler ve de ejderhalar ile çok kanlı mücadeleler bekler. Açıkçası ben şimdiden hem karakterleri hem de bu yeni evreni çok sevdim. Ayrıca o müthiş kapanış sahnesi sonrasında da ikinci sezonu resmen iple çekiyorum. Umarım çabucak gelir. Güzel vakit geçirmek isteyen herkese önerebileceğim bir dizi ama sanırım bir yaş sınırı uyarısı yapmak da lazım. Şimdiden iyi seyirler.



7) Kotaro Lives Alone (2022-1 Sezon 10 Bölüm): Hikayemiz, Kotaro adlı dört yaşında bir çocuğun stüdyo dairelerden oluşan ve animelerde sık sık gördüğümüz iki katlı bir apartmana taşınması ile başlar. Dört yaşında bir çocuk, tek başına bir dairede yaşamaya başlar; ne bir annesi, ne de babası vardır ve adeta büyümüş de küçülmüş bir tiptir ama ne olursa olsun son noktada o hala bir çocuktur. Üstelik, ihmal edilmiş, şiddete maruz bırakılmış ve sevgiye aç büyümüş bir çocuktur. Kendi anne ve babasından bulamadığı sevgiyi ise ona apartman sakinleri gösterir. Bu kişilerin en başında ise Kotaro’nun yan komşusu Karino gelir. Karino, başarı potansiyeli yüksek bir mangakadır ama şimdiye kadar potansiyeline ulaşamamış, sorumsuz bir kişidir aynı zamanda da; pes etmeye meyillidir. Ancak Kotaro’nun hayatına dahil olmasıyla birlikte çok daha azimli bir adama dönüşür. Zaman ilerledikçe de iki karakter arasında bir baba oğul ilişkisi gelişir. On bölümlük ilk sezonun her bir bölümü, aslında birkaç farklı hikayeden ve de Kotaro’nun farklı farklı günlerde çevresindeki insanlar ile yaşadığı olaylardan oluşmaktadır. Yaşanan olaylar ile birlikte Kotaro bir yandan büyürken, diğer yandan da geçmişinin sırları yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaktadır. Annesinin ilgisizliği, babasının şiddeti ve küçücük bir çocuğun yalnızlığı; yine de Kotaro umutludur. Bir gün yeterince güçlendiğinde, anne babası ile yeniden bir araya gelme umuduyla yaşar ancak bu pek de mümkün değildir. Neyse, çok da spoiler vermiş olmayayım ama oldukça güzel bir hikaye. Mutlaka tavsiye ederim.



8) The Boys Presents: Diabolical (2022-1 Sezon 8 Bölüm): “The Boys” dizisinin üçüncü sezonunu beklerken güzel bir hatırlatıcı oldu diyebilirim. Nasıl başlamalı? Birçoğumuzun bildiği gibi, özellikle 2010’lu yıllar ile birlikte gişe sinemasının, ana akım televizyon ve dijital platform işlerinin önemli bir kısmı süper kahraman hikayelerinden oluşuyor. İlerleyen yıllarda da bitecek gibi değil. Sürekli olarak günü kurtaran insan üstü kişilerin hikayelerini izleyip duruyoruz ama hani derler ya büyük güç büyük sorumluluk getirir diye; peki her süper insan kahraman mıdır? Yani insan üstü güçlere sahip olmak kahraman olmaya yeter mi? İşte “The Boys” evreni tam olarak bunu sorguluyor ve kendi güçlerinden sarhoş olmuş ve yozlaşmış süper insanları bize sunuyor. “Diabolical” ise ana hikayenin boşluklarını dolduran, arka planda kalmış başka karakterlere odaklanan 8 bölümlük bir animasyon dizi; yaklaşık 12 dakikalık her bir bölümde de farklı bir hikaye ve farklı karakterler işleniyor. Bu karakterlerin bazıları tanıdık olsalar bile, birçoğu oldukça yeni ve de ilgi çekici. Ha bu arada, asıl dizinin kan ve vahşet ortamı kesinlikle burada da eksilmeden devam ediyor. “The Boys” severlere kesinlikle öneririm; elbette anime severlere de...



9) Star Wars: Visions (2021-1 Sezon 9 Bölüm): “Star Wars” evrenini severim; animeleri desen, onları zaten severim. Hal böyle olunca da bu diziyi sevmememe imkan yok. Şöyle düşünün; Star Wars evreninin uçsuz bucaksız olasılıklarını anime tarzına; Japon stüdyolarına; Japon kültür, tarih ve bakış açısına açmışlar ve ortaya böyle, belki biraz aşırı tepki veriyorum ama, muazzam bir iş çıkmış. Ben kendi adıma her bölümü büyük bir zevk ile izledim ama elbette bütünlüklü tek bir hikaye yerine, her bölümde ayrı bir anime stüdyosu tarafından yaratılan bir kısa film izlediğimiz için bölümler arasında da diğerlerinden daha fazla sevdiğim hikayeler ve de anime biçimleri oldu. Ancak kesin favorim “The Duel” adlı ilk bölümdür ki hem hikaye hem de biçim olarak kesinlikle efsaneydi. Düşünün ki “Seven Samurai (1954)” filmini alıp Star Wars evrenine taşımışlar ve olayın içine Jedi, Sith, klonlar, droidler, ışın kılıçları ve ışın silahları gibi tüm Star Wars ikonografisini de ekleyip hikayeyi baştan yazmışlar ve üstelik orijinal filmin tonuna sağdık kalmak açısından da renkli değil, siyah beyaz bir anlatım tercih etmişler; kesinlikle en efsane bölüm ilk bölümdü. Sonrasında, “The Nineth Jedi”, “The Elder” ve “Lop&Ocho” bölümlerini de çok sevdim ama dediğim gibi, öyle ya da böyle 9 bölümün tamamından da zevk aldım. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.



10) Pera Palas’ta Gece Yarısı (2022-1 Sezon 8 Bölüm): Türk dizi piyasası ve kültürü düşünüldüğünde oldukça farklı ve de bir noktada cesaret gerektiren bir proje olduğunu söylemem gerekiyor. Açıkçası bu diziye hiç çamur atasım yok. Tamam, belki ben de bir noktada, çoğu kişi gibi “Hazal Kaya”nın oyunculuğunu pek sevmemiş olabilirim ama öyle yerden yere de vuracak değilim. Elinden geleni yapmış. Diğer taraftan, evet yine dönüp dolaşıp meseleyi klasik aşk çatışması durumuna sokmalarını sevmedim; yani tarihin akışını değiştirecek bir ton olay oluyor ve bunun tek sebebi de iki kadının aynı adama aşık olmaları. Üstelik yer yer, zaman yolculuğu meselesinde bazı mantık hataları olduğunu da hissettim. Mesela, geçmişte yaşanan tüm o değişiklikler ile birlikte Ahmet karakterinin varlığı silinmeliydi ama neyse, sonuçta temel konsept bence iyi ve umut verici. Böyle fantastik veya bilim-kurgu gibi ülkemizde denenmeye pek cesaret edilmeyen işleri daha çok görmek istiyorum. Açıkçası, çok büyük ihtimalle ikinci sezonu da izleyeceğim. Toparlayacak olursam; dijital yayın platformlarının ortaya çıkması ve ülkemizde de yaygınlaşması Türk seyircisi için büyük bir nimet çünkü dizi yapımcılarını televizyonun sınırlılıklarından kurtarıyor. Ancak o kadar uzun zamandır televizyon çemberinde kalmışlar ki ona uygun üretim kodlarından da bir anda kurtulmaları imkansız ve bunu beklemek de haksızlık olur ama umut var. Çok daha iyi diziler üretme potansiyelimiz var; çok daha cesur diziler...


Bir önceli listeye buradan ulaşabilirsiniz.


Kazan

Yorumlar