81) Mike and Dave Need Wedding Dates/Jake Szymanski:
Klasik bir Zack Efron filmi. Bol bol eğlendim ve güldüm. Yani film
bittikten sonra şöyle bir bakıyorum da; sadece güldüm. Biraz
kafasını dağıtmak, rahatlatmak isteyen herkesin izleyebileceği,
çerezlik bir film. Bol bol cinsel göndermeler, şakalar,
sakarlıklar ve mutlu son; klasik bir film.
82) Terminal/Vaughn Stein: Margot Robbie, güzelliği
ve müthiş performansıyla adeta parlıyor. “Film Noir”
tür olarak çok dikkat çekicidir. O siyah beyaz çekimler, kasvetli
bir şehir arka planı, tekinsiz tipler ve “femme fatale (vamp
kadın)” bir karakter. Terminal ise bu türün günümüz
örneği, bir “Neo-Noir”. Film Noir’de genel olarak vamp
kadın sonunda kaybeder ancak bu filmde Margot Robbie’nin
karakterleri ortalığı kasıp kavuruyor. “Everly” sonrasında
izlediğim ve oldukça beğendiğim bir başka kadın başrol
etrafında dönen film. Kadın başrol tutar; yeterki hikaye güzel
olsun. Bu filmle ilgili olarak özel olarak bir yazı yazmayı
düşünüyorum.
83) Alita: Battle Angel-Alita: Savaş Meleği/Robert
Rodriguez: Anime/Manga uyarlamalarını genelde çok beğenmem ya
da daha doğrusu şimdiye kadar beğendiğim bir uyarlama film
hatırlamıyorum. En son olarak “Ghost In The Shell”
izlemiştim ve çok iyi bir film olduğunu söyleyemem. Ancak Alita
hoşuma gitti. Kısaca; devam filmini heyecanla bekliyorum.
84) Burning/Chang-dong Lee: Kore Sineması’na çok
uzağım aslında ancak bu filmi sıkılmadan izledim. Türk
filmlerinde de sıkça işlenen bir sınıf çatışması filmin
temelini oluşturuyor. Bir yanda fakir genç, diğer yanda zengin bir
playboy ve aralarında kalan, hayalleri, hırsları olan bir genç
kız. Arka planda ülke sorunlarının tartışıldığı film.
Polisiye-gizem şeklinde bir ilerleyişe sahip. Kayıp bir genç kız
ve onu bulmaya çalışan aşığı. Güzel film.
85) Batman Hush/Justin Copeland: DC Animasyon Evreni
giderek büyüyor ve daha çok karakter seriye dahil olmaya devam
ediyor. “Batman Bad Blood” filminden sonra 3 yıldır
Batman odaklı bir film izleyememiştik. Ben, “Hush”
hikayesini çizgi romandan okumadığım için film benim açımdan
sürpriz doluydu. Catwoman ve Batman ilişkisinin sonunda evrene
dahil olması çok güzeldi. Diğer yandan filmin esas kötüsünün
Ridleer gibi ilk etapta kimsenin umursamayacağı bir karakter olması
da güzeldi. Bu film bize, sonunda Batman’in yine yalnız kalacak
olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Filmi beğendim. Ancak “Bad
Blood” filminin sonunda evrene dahil edilen Batgirl’ün nasıl
aileye dahil edildiğini es geçmeleri biraz rahatsız ediciydi.
Tamam Batgirl her zaman Bat Family üyesi olmuştur ancak bu durum
animasyon evreninde nasıl gelişti? Bunu bize sunmaları gerektiğini
düşünüyorum.
86) Aladdin/Guy Ritchie: 90’lı yılların ünlü
animasyonu. Tekrar izlemek güzeldi. Will Smith harikaydı. Günümüze
uygun olarak Yasemin karakteri daha güçlü bir kadın olarak
sunulmuş. Gelenekler yıkılıyor ve iktidar erkeklerden alınarak
artık bir kadına veriliyor. Altta yatan mesaj güzel. Filmi
beğendim.
87) Long Shot/Jonathan Levine: Seth Rogen ve Charlize
Theron; ekranda görmeyi çok sevdiğim iki oyuncu. Bir filmde bile
olsa ABD’yi bir kadının yönetmesi oldukça hoştu. Gerçek
hayatta bu gerçekleşmemiş bile olsa. Belki de kadınlar daha fazla
güç sahibi olduğunda, sonunda dünya daha güzel bir yer haline
gelebilir. Neyse, sonuç olarak bu filmi sevdim, sıkılmadan
izledim.
88) Godzilla King of The Monsters/Michael Dougherty:
2014 yılında çıkan ilk Godzilla filmini çok beğenmemiştim ama
Kong filmi güzeldi ve canavar evreni fikri kulağa güzel gelmeye
başladı. Bu ikinci Godzilla filmi ilkinden daha iyi olmuş. Tabi
hala eksik yanları var ama yine de izlerken sıkılmıyor insan.
Özellikle birkaç yıl içinde Kong vs. Godzilla savaşı olacağı
için evren çok daha acayip bir yere doğru gidiyor. Merakla
bekliyorum.
89) Lady Bird-Uğur Böceği/Greta Gerwing: Bir genç
kızın yetişkinliğe geçiş süreci. İzlemesem de bir şey
kaybetmezdim ama izledim. Bu tarz dram filmleri pek benlik değil.
90) The Secret Life of Pets 2-Evcil Hayvanların Gizli
Yaşamı 2/Chris Renaud-Jonathan del Val: İlk filmi de severek
izlemiştim. Gerçi ilk “Çılgın Hırsız” filminden
beri “Illimunation” firmasının tüm filmlerini severek
izledim. Güzel projeler ortaya koyuyorlar. Neyse; filme ilk
başladığımda hikayeye bir çocuk eklenmesi beni biraz ürküttü
aslında. Hikaye hayvanlardan insanlara mı kayacak diye düşündüm
ama öyle olmadı. Küçük çocuk arka planda hikayeye etki etmeye
devam ederken ilk filmden tanıdığımız kahramanlarımızın yeni
maceralarını seyrettik. Film eğlenceliydi. Umarım üçüncüsü
de gelir.
Yorumlar
Yorum Gönder