İZLEDİĞİM FİLMLER LİSTESİ 2019-X




91) Once Upon A Time In Hollywood-Bir Zamanlar Hollywood’da/Quentin Tarantino: Çok trajik bir olayı alıp farklı bir sonla bize sunan bir film. Tarantino, Sharon Tate cinayetinin hiç yaşanmadığı alternatif bir gerçeklik ve kimilerine göre mutlu bir son yaratmış. Film genel olarak durağan ilerliyor ama özellikle bir sinema öğrencisi olarak işlediği konu beni oldukça tatmin etti. Filmlerin arka planına odaklanmak, nasıl üretildiklerini görmek her zaman hoşuma gitmiştir. Filmin finali ve en aksiyon dolu sahnesi ise izlediğimin kesinlikle bir Tarantino filmi olduğunu hatırlattı. İnsan olarak şiddeti çekici bulduğumuz bir gerçek. Onu bastırıyoruz ve bastırmalıyız da ancak kabul etmeliyiz ki en temel dürtülerimizden birisi de şiddet. Hele bir de şiddeti görenin gözümüzde suçlu olarak kodlanabileceği bir konumu varsa izlediğimiz şeyden zevk alıyoruz. Clint ve Rick evlerine saldıran hippileri acımasızca öldürüyor ama seyirci olarak biz bu durumdan rahatsızlık duymuyoruz ya da duysak bile yapılması gerekenin bu olduğunu düşünüyoruz çünkü öldürme amacıyla ilk gelenler hippilerdi. Tarantino Sineması her zaman bunu yapar, bizi şiddetle besler ve bunu yaparken şiddeti meşru nedenlere bağlar. Tabi şimdi iki yüzlülük yapmak istemem; seviyor muyum Tarantino Sineması’nı? Evet, seviyorum. İçinde yanlışlar barındırdığını bilerek ama yinede heyecanla izleyerek... (Ölü sayısı: 3)

92) The Front Runner/Jason Reitman: Bir filmde Hugh Jahman varsa benim için %75 tamamdır zaten. Birde bahsettiğimiz biyografik bir filmse olay bitmiştir. İzlerim. ABD 1988 başkanlık yarışında mücadele eden ve skandallar sonucu adaylıktan çekilen Garry Hart’ın öyküsü. Güzel filmdi.

93) Yahşi Batı/Ömer Faruk Sorak: Cem Yılmaz filmleri, “Ali Baba ve Yedi Cüceler” hariç, tekrar ve tekrar izlenebilecek filmlerdir. En azından benim için durum böyle. Uzun zaman sonra tekrar bu filmi izlemek iyi geldi. Türk yapımı “Western”.

94) Namuslu/Ertem Eğilmez: Eski Türk filmleri eleştirilecek çokça yöne sahip olabilir ancak bu filmlerin bir çoğunu tekrar tekrar izlemek her zaman eğlencelidir. Başlayınca biten filmlerdir bunlar. Şener Şen’in başrolünde efsaneleştiği “Namuslu” filmi de bunlardan biridir. Film hakkında konuşmaya gerek bile yok. Eminim herkes zaten izlemiştir.

95) Darkest Hour/Joe Wright: Biyografik filmleri severim genel olarak ama normalde II.Dünya Savaşı ile ilgili filmleri çok sevmem çünkü çoğunlukla ABD odaklı olurlar ama bu film İngilizleri ve Winston Churchill’i merkezine alıyor. İngiliz tarihine neredeyse hiç hakim değilim; o sebeple benim açımdan farklı bir deneyim oldu. Ayrıca Garry Oldman’ın Churchill performansına bayıldım. Film içerisinde Dunkirk olayları çok fazla anıldığı için sanırım en kısa zamanda “Dunkirk” filmini de izleyeceğim.

96) Kader Ajanları-The Adjustment Bureau/George Nolfi: Bu filmi daha önce duymadığıma üzüldüm. Kaderimiz başından beri belli midir yoksa onu yazacak özgür iradeye sahip miyiz? Bu soruya cevap arayan güzel bir aşk filmi. Elbette “Emily Blunt” güzelliği ile göz kamaştırıyor.

97) Deliler Fatih’in Fermanı/Osman Kaya: Öncelikle film konu olarak güzel, yani ilgi çekici bir tarihi dönemi konu edinmiş. Ünlü karakterler ve ünlü bir askeri oluşumu beyaz perdeye taşımış. Konu seçimi tam isabet bence. Ancak, film adeta fragmandan ibaret. Son savaş sahnesine kadar genel olarak çok durağan bir hikaye bizi bekliyor. Tüm ilgi çekicilik fragmana sığmış gibi. Son savaşı başarılı buldum ama karakter kullanımları için aynı şeyi söylemek güç. Bazı karakterlerin hikayeye neden dahil olduğu ya da neden hikaye dışı kaldığı çok net olarak sunulmamış ve karakter derinliği de birçok karakter için sağlanmamış. Kötü bir film demek haksızlık olur fakat daha başarılı olabileceği aşikar. Filmin sonunda devam filmine sinyal çakılıyor. Umarım, eğer gelirse, ikinci filme daha sağlam bir senaryo hazırlarlar. Bu dönem ve karakterler daha güçlü bir senaryoyu hak ediyor.

98) Pek Yakında/Cem Yılmaz: Güzel film. Çoğu kişi fazla komik olmadığı düşüncesiyle eleştirir bu filmi ama iyi bir proje bana göre. Tamam Cem Yılmaz komedyen, tamam stand-up gösterileri yapıyor, tamam birçok filminde komedi unsurları çokça yer alıyor ama bu demek değilki her zaman komedi filmi yapacak. Bu filme deliler gibi güleceğim mantığı ile başlarsanız elbette hayal kırıklığı yaşarsınız. Ancak, komedi beklentinizi bir kenara bırakıp filmin hikayesine odaklanırsanız güzel bir film olduğunu görürsünüz. Bir film izlerken eğlenmek için illaha kahkaha atmak gerekmez. İyi seyirler.

99) Cingöz Recai Bir Efsanenin Dönüşü/Onur Ünlü: Ayhan Işık’ın Cingöz’ünü bilmem, onun filmlerini hiç izlemedim. Ancak Kenan İmirzalıoğlu’nun ortaya çıkardığı karakteri sevdim. Haluk Bilginer ile uyumları da oldukça iyiydi. Geri kalan oyuncu kadrosu da çok iyi. Türk filmi standartlarında oldukça hoş bir film.

100) Annemin Yarası/Ozan Açıktan: Yugoslavya Savaşı’nın sonuçlarına odaklanan güzel bir Türk filmi. Oyuncu kadrosu kaliteli, hikaye güzel. Sıkılmadan kendini izleten, savaşın bireysel sonuçlarına odaklanan iyi bir hikaye. İzlenir; izlerken de düşündürür.

Bir önceki listeye buradan ve bir sonraki listeye de buradan ulaşabilirsiniz.

Kazan

Yorumlar