İZLEDİĞİM FİLMLER LİSTESİ 2020-III




21) Fighting With My Family/Stephen Merchant (2019): 90’ların sonu, 2000’lerin başı arası bir dönemde televizyonda “Flash TV”de yayınlanan “Amerikan Güreşi” programı vardı. Hastasıydım adeta. Sahte ama eğlenceli bir şey olarak düşünürdüm ve hep ne zaman gerçekten birbirlerini dövmeye başlayacaklarını merak ederdim. Tabi bir süre sonra Flash TV bu programı yayınlamayı bıraktı ve ben de unuttum gitti. Sonrasında internet ortamında ya da farklı kanallarda denk gelsem bile o ilk heyecanı yaşayamadım. Güreşçiler çoğunlukla farklıydı artık. Neyse, bu filmin fragmanını ilk izlediğimde gerçekten merakımı uyandırdı ancak hemen izleyemedim. Şimdi ise iyi ki izlemişim diyorum. Hem geçmiş anılarım canlandı hem çok güzel bir biyografik yapım izledim hem de sahte olarak adlandırdığım hareketlerin nasıl yapıldığını, nasıl ayarlandığını öğrenmiş oldum. Amerikan Güreşi bir dans ve bu dansta partnerlerin uyumu çok önemli. En ufak bir hata o sahtelik olarak adlandırdığım şeyi geri dönülemez bir gerçekliğe çevirebilir. Bu spora merakı olanların izlemesini tavsiye edebileceğim güzel bir yapım. Çok iddialı değil ama güzel.


22) Godzilla 2: Kessen Kidou Zoushoku Toshi-Godzilla: City on the Edge of Battle/Seshita Hiroyuki-Shizuno Koubun (2018): Öncelikle “CGI” kullanımının beni çok rahatsız ettiği bir gerçek. Animenin kendine has o tekniği ortadan kayboluyor gibi. Ancak yine de Hollywood yapımı “Godzilla” filminden daha iyi bir hikaye izlediğimi söylemem lazım. Özellikle “doğa-medeniyet” ve “bilim-din” çatışmalarının net bir şekilde işleniyor oluşu oldukça güçlü bir hale getiriyor filmi. Film üzerine uzun uzadıya konuşmaya niyetim yok ama şunu söylemem lazım; Warner Bros. filmleri hikaye açısından şu ana kadar zafıy kalmış gibi görünüyor bu iki Godzilla animesi sonrası, yani en azından benim için. İzlediğim 2014 ve 2019 tarihli filmlerde canavarların savaşması ve ortalığı yıkması her şeyi gölgede bırakıyor. Oysa bu film, dünya meselelerine daha eleştirel bakabiliyor. Elbette kendine göre bir taraftan bakıyor ama yine de daha güçlü bir duruşu var. diğer yandan sunduğu insan hikayeleri daha güçlü, daha motive karakterler var. Ben her türlü anime versiyonlarını tercih ederim. Ah bir de şu yapım teknikleri böyle olmasa...


23) Godzilla 3: Hoshi wo Kuu Mono-Godzilla: The Planet Eater/Seshita Hiroyuki-Shizuno Koubun (2018): Üçlemenin son filmi. Oldukça yoğun bir din ve teknoloji, medeniyet, refah arayışı, evrenin ve hayatın sonu eleştirisi barındıran bir filmdi. Film teknolojiyi ve modernleşmeyi değil de doğaya dönüşü seçerek bitti. Film boyunca insanların din anlayışı üzerine yapılan tespitler çok iyi seçilmişti. Mesele bir canavar filminden çok daha fazlasıydı. Hala üretim yöntemi beni rahatsız ediyor olsa bile çok sevdiğim bir üçleme oldu. Bu film yoğun bir din eleştirisi sunuyor. İzlenmesini öneririm. İnsanlar, kendi canavarlarını kendileri yaratır.

24) Gifted/Marc Webb (2017): Toplum kendinden farklı olanı her zaman dışlar. Kendinden aşağı gördüğünü de, kendinden yukarı gördüğünü de. Bunu nasıl demeli bilemiyorum ama toplum yani çoğunluk, “geri zekalı” dediğini de, “ileri zekalı” dediğini de öteler. Farklı olmak bir nevi suç bu denklemde. “Gifted” bize bu durumu 7 yaşında ultra zeki ama anne-babası olmayan bir kız üzerinden sunuyor. Ebeveynlik görevini üstlenip onu büyüten dayısı, onun toplumda yer edinebileceği bir hayat kurmaya çalışırken, anneannesi ise ona izole bir yaşantı sunmaya çalışıyor. Soru şu; insan topluma uyum mu sağlamalı yoksa farklılığının peşinden mi koşmalı? Film sanki bir orta yol bularak bitiyor gibi. Aile olmak üzerine güzel bir film.

25) Hustlers/Lorene Scafaria (2019): Bu filmi “Big Short” filminden sonra izlemiş olmam büyük şans. Her iki film de 2008 ekonomik krizi etrafında şekillenen bir hikayeye sahip. “Big Short”, Wall Street borsasının çöküşüne odaklanıyordu ve filmin bir yerinde “Mortgage” yatırımı yapan “striptiz kulübü” çalışanı olan kadınlara değiniliyordu. Bu film ise o kadınların borsacılar ile kurdukları ilişkilere ve krizin ardından neler ile yüzleşmek zorunda kaldıklarına ve çözüm için ne tür yollara başvurduklarına bir gazete haberi üzerinden odaklanıyor. 2008 krizini biraz daha iyi kavramak ve “striptizci” diye adlandırılıp ötelenen bu kadınları (sanatçıları) daha iyi anlamak için izlenmesi gereken bir film.

26) I, Tonya/Craig Gillespie (2017): Yine, yeni ve yeniden bir biyografik film; ayrıca, “Margot Robbie, Margot Robbie, Margot Robbie”. Birçok kişi onu “The Wolf of The Wall Street” filmindeki sarışın güzel olarak tanıdı ve belki de bu “güzel” sıfatı üstüne yapışacak gibiydi ancak, o filmden sonraki her filmiyle sadece güzel değil, çok çok da yetenekli olduğunu kanıtlıyor. Bu filmde de bana göre çok başarılı bir oyunculuk sergilemiş; özellikle filmin sonuna doğru gerçekleşen mahkeme sahnesinde bir harikaydı. Artık bir filmin afişinde onun adını görünce iyi bir yapım izleyeceğim hissi oluşuyor içimde. Filmin konusu ise Tonya adlı patencinin olimpiyatlara ve hayal kırıklıklarına uzanan macerasının anlatılması şeklindeydi. Film gerçek bir hikayeyi ve gerçek kişiler ile yapılmış olan röportajları temel alarak ilerliyor. Gerçek bir hikaye ve başarılı bir oyuncu ortaya güzel bir film çıkmasını sağlamış.

27) Jojo Rabbit/Taika Waititi (2019): 10 yaşında fanatik bir Nazi’nin gözünden II. Dünya Savaşı. Şimdiye kadar çok II. Dünya Savaşı filmi izledim ama hemen hemen hepsi dram ve aksiyon içerikli yapımlardı. Ancak bu film o döneme dramın yanı sıra komedi unsurlarıyla yaklaşmasını başarıyor. Yer yer dramı yüksek ama yer yer de oldukça eğlenceli; özellikle Waititi’nin kendisinin canlandırdığı hayali Adolf karakteri ile Jojo arasında geçen sahneler. Film bize en büyük düşmanımızn önyargılar olduğunu 10 yaşında bir Nazi ve 17 yaşında bir Yahudi arasında gelişen ilişki üzerinden sunuyor. Güzel filmdi. Sanırım Taika Waititi’nin filmlerini artık daha sıkı takip edeceğim.

28) Klaus/Sergio Pablos (2019): Sanırım bu yıl izlediğim en iyi animasyon filmiydi. Noel Baba efsanesinin nasıl başladığına yönelik güzel bir hikaye. Bütün yılbaşı ve Noel Baba (Santa Klaus) temalı filmlerde yer alan tüm o ikonografik unsurlara mantıklı birer açıklama getirerek seyirciye sunmuşlar. Bazılar yine de gerçekçi değil ama kendi içinde tutarlı; örneğin bacadan eve girmek ve gökyüzünde geyikli kızak ile uçmak gibi. Normalde Yeni yıl, yılbaşı temalı filmlere pek ilgi duymam. Sonuçta bu daha çok kültürel bir unsur ama bu filmi izlediğime hiç pişman olmadım ve hatta bittiğine üzüldüm. İlerleyen zamanlarda tekrar oturup izlemem bir sürpriz olmaz. Çok güzeldi, animasyonuna bayıldım zaten; karakter ve çevre tasarımları bence çok etkileyiciydi. Sanırım aynı senaryo gerçek oyuncular ile çekilip bir filme dönüştürülseydi bu kadar etkileyici olmayacaktı. Böyle filmleri izlemek belki ülkemiz yetişkinlerinin de animasyona karşı bakışını bir nebze olsun değiştirebilir. Çok yaşa animasyon sineması...

29) Last Tango In Paris-Paris’te Son Tango/Bernardo Bertolucci (1972): İntihar etmiş karısıyla hesaplaşmaya çalışan ve kendini yeni tanıştığı genç bir kadına öldürten bir adamın hikayesi. İnsanların yaptıkları işleri beğenmemek haddime değil belki ama naçizane fikrim şu: Bu film sadece bir “tereyağlı tecavüz”, başka bir şey değil. Filmin kendi hakkında konuşturacak başka hiçbir yönü yok. Hayatımdan 2 koca saat çaldığı için üzgünüm.

30) Marriage Story/Noah Baumbach (2019): Oyunculuklar çok iyiydi ve oyuncuların hissettirdiği bu evlilik hikayesinin mutsuz bitmesi üzücüydü. Film boyunca hep bir çıkış yolu bekledim. Charlie’nin eşini aldatmış olduğu gerçeği çok büyük bir handikap ama işler her an daha kötüye giderken hiçbiri, birbirlerine hala aşık oldukları halde, ileri doğru bir adım atmadı; ne diyebilirim, üzdü. Her zaman her filmin mutlu sonla bitmesine karşıyım ancak bu hikayede mutlu son istedim, dürüst olmam lazım. Bu filmi izleyecek olan kişi “Scarlett Johansson” ve “Adam Driver” oyunculuk performansları için izlemeli. Ben, kendi adıma, yer yer, izlediğimin bir film olduğu gerçeğinden koptum ve filmin hikayesi, oyunculuklar sayesinde, bu iki saatlik süre için benim gerçeğim oldu. Güzel filmdi.

Bir önceki listeye buradan ve bir sonraki listeye de buradan ulaşabilirsiniz.

Kazan

Yorumlar