İDL 2021-X



46) Brooklyn Nine-Nine/Daniel J. Goor-Michael Schur (yaratıcılar) (2013- 6 Sezon 130 Bölüm): Geçen yaz oturup “How I Met Your Mother”ı baştan sona yeniden izledikten sonra içimde bir sitcom açlığı ortaya çıkmıştı ki kardeşimin tavsiyesi ile bu diziye başladım ve inanılmaz eğlenceliydi. Polis karakolundaki her bir karakteri ayrı ayrı sevdim. Yarım saatten kısa bölümler ile 130 bölüm aktı gitti ama bu kalite sürdüğü sürece bölümlerin süresi bir saat olsa da izlerdim. Şimdi önümde bir iyi bir de kötü haber bulunuyor; kötü haber şu ki dizi final yaptı ama görece iyi haber ise halen izleyebileceğim iki sezon olması. Tadını çıkara çıkara izlemek için “Netflix”e gelmesini bekleyeceğim ki akşam çayı sırasında televizyon karşısına kurulup küçük kardeşim ile izlemeye devam edelim; sonuçta geride kalan 6 sezonu birlikte devirdik. Öteki türlüsü büyük ihanet olur.



47) Baki Hamma (2021- 1 Sezon 12 Bölüm): Bu anime dizi, “Baki” adlı animenin devam sezonu niteliğinde aslında. Baki’de yaşanan olaylar ve dövüşlerin ardından genç Baki, babası Ogre’ye meydan okumuş ve babası da dövüşmeyi kabul etmişti. Bu sezon ise Baki’nin dövüşe hazırlanış sürecini izlemiş olduk. Sonuçta babası dünyadaki en güçlü dövüşçü ve hatta tam anlamıyla tek kişilik bir nükleer tehdit, bir canavar. Eee, bir canavarı yenmenin yolu da canavarlar ile idman yapmaktan geçiyor. Bu amaçla Baki öncelikli olarak gölge boksu ile idman yapıyor ama bu öyle sıradan bir gölge boksu değil. Karşısında olduğunu hayal ettiği rakipler adeta irade gücü ile biçim kazanıyorlar ama Baki’ye bildiği dövüşçüleri hayal etmek yetmiyor çünkü babası Afrika’da devasa bir fili çıplak elleri ile öldürecek kadar güçlü biri. Böylece gölge boksuna peygamber devesini dahil ediyor ama elbette kendi boyutlarında çünkü bu hayvan orijinal boyutlarında müthiş bir savaşçı. Her ne kadar faydalı bir idman olmuş olsa bile gölge boksunun da sınırları var. Kendini gerçek rakipler ile de denemek gerekiyor. Böylece Baki, ABD’ye, babasından sonra dünyadaki en güçlü dövüşçü olan “Zincirsiz Oliva”nın konakladığı hapishaneye (evet konakladığı çünkü onu tutabilecek bir hapishane yok) gitmeye karar veriyor ve bunu başarmak için de ABD başkanını konvoyundan kaçırıyor. Hapishaneye girmesinin ardından ise Oliva ile kapışmak için fırsat kolluyor. En sonunda bu fırsat eline geçtiğinde ise gerçekten de Oliva’yı mağlup etmeyi başarıyor. Artık bir bakıma babası ile karşılaşmaya hazır diyebiliriz. Ancak bu sezonu çok beğendim diyemem. Önceki sezon dövüş ve aksiyon anlamında çok daha doyurucuydu. Dünyanın farklı ülkelerinden beş azılı suçlu ve aynı zamanda da dövüşçü Japonya’ya gidip oradaki usta dövüşçülere meydan okuyorlardı ve beşe beş kuralsız dövüşlerde yer alan isimlerden birisi de Baki’ydi. Dövüşler bitmek bilmiyordu çünkü ülkeye gelen suçlular, tam anlamıyla dövüş arsızı konumundaydılar. Yani geçen sezon bize bol bol ve farklı tarzlarda dövüşler ve de dövüşçüler sunmuştu. O sebeple de bu sezonu biraz zayıf buldum.



48) Boku no Hero Academia-My Hero Academia/Bones (stüdyo) (2016- 5 Sezon 113 Bölüm): Başladığı yıldan itibaren severek ve hatta çok severek izlediğim shounen (genç erkeklere yönelik) türünde bir anime serisi. Özellikle son yıllarda çok popüler olan Amerikan süper kahraman anlatısına Japonya’dan bir yorum katışını çok sevdim; yani beni ilk vuran bu olmuştu ama tabi zaman ilerledikçe de karakterler ile bir bağlanma, efendime söyleyeyim bir özdeşleşme oluyor haliyle; benim favori karakterim kesinlikle “Todoroki”; hem alev hem de buz kullanabilen fena bir tip ama “Midoriya” da hikayenin ana karakteri ve finalde nasıl bir kahramana dönüşmüş olduğunu görmeyi dört gözle bekliyorum. Şimdi beşinci sezonun özelinde olaya bakacak olursak; kahramanlık lisesinde birinci sınıfı bitirmek üzere olan “1-A” sınıfının öğrencileri geçici kahramanlık lisanslarını aldıkları için çeşitli kahramanlık ajanslarında işe girip deneyimlerini ve yeteneklerini geliştirmeyi sürdürürler. Ancak Midoriya ve “Bakugo” kendilerine uygun bir ajans bulamadıkları için Todoroki onları kendisi ile gelmeye ikna eder. Gidecekleri yer ise Todoroki’nin babasının, yani bir numaralı kahraman “Endeavor”ın ajansıdır. Bu sezon, bu üçlünün Endeavor ile eğitim görmesini izlemiş olduk bir bakıma ama elbette sezonun adeta iki yüzü vardı. Bir yandan genç kahramanların profesyonellerin yanında staj yaparak gelişmelerini izlerken bir diğer taraftan da kötülerin ciddi anlamda harekete geçtiklerini gördük. Shigaraki Tomura” ve “Kötüler Birliği”, kendilerine “Meta Kurtuluş Ordusu” adını veren başka bir fanatik grup ile bir savaşa girdiler ve bu savaş sırasında Shigaraki güçlerini daha da geliştirerek karşı tarafın lideri olan “Re-Destro”yu mağlup etti ve böylece Meta Kurtuluş Ordusu da onun kontrolüne geçti. İki grubun birleşiminden ise “Paranormal Kurtuluş Cephesi” doğmuş oldu. Elbette olay bununla da sınırlı değil. Aslında Shigaraki’nin giriştiği savaş onun için bir testti ve testi başarı ile geçmiş oldu. Artık “All for One”a ait bütün imkanlar onun önüne serilecek ki bilmeyenler için All for One diye anılan eleman bu serinin esas kötüsü. Başkalarının yeteneklerini kendi bünyesine katmak gibi bir gücü var. Ancak “All Might” ile giriştiği son savaşı (sanırım üçüncü sezondaydı) kaybedip yakalandığı için organizasyonunu Shigaraki’ye bırakmış oldu ve son olaylar da Shigaraki’nin konumunu güçlendirdi. Bakalım altıncı sezonda bizi nasıl manyaklıklar bekliyor. Heyecanlıyım! Aslında neler olduğunu öğrenmek için mangayı okumaya başlayabilirim ama bir yönüyle de anime olarak seviyorum ve sürprizi kaçsın istemiyorum. Bunu daha önce “One Piece” ve “Attack on Titan” serilerinde yaşadım. Mangada tüm hikayeyi yalayıp yutunca, anime bölümleri, sezonları o kadar da heyecanlı olmuyor. Bu arada, konudan konuya sekiyor gibi olacak ama “Boku no Hero Academia”nın üçüncü sinema filmi Türkiye’de de gösterime giriyor ya da çoktan girdi bile. Bir fırsat yaratabilirsem gidip sinemada izlemek istiyorum ve anime severlere de duyururum. Şöyle bir gerçek var ki biz böyle denemelerde ne kadar çok ilgi gösterirsek, dağıtım şirketleri de o ölçüde anime filmlerini Türkiye sinema pazarına sokarlar. Yani ben şahsen gelecek yıl “One Piece Film Red” vizyona girdiğinde burada bir salonda oturup izlemeyi çok isterim. Neyse, sonuca bağlayalım. Bu sezon güzeldi; hem hikayesel hem de karakter bazında çok fazla gelişim sunan bir sezon oldu. O sebeple tatmin edici olduğunu söylemem gerek. Öz cümle (ya da ez?), hem bu sezonu hem de genel olarak bu seriyi, anime veya süper kahraman klişesi sever herkese mutlaka öneririm. Şimdiden iyi seyirler.



49) Big Mouth/Nick Kroll-Andrew Goldberg-Mark Levin (yaratıcılar) (2017-5 Sezon 51 Bölüm): Netflix”teki en sevdiğim işlerden birisi kesinlikle bu. Çocukluktan ergenliğe geçiş sürecinin işlendiği bu animasyon dizinin bölümleri ilerledikçe karakterlerimiz, hayali canavarlarının da yardımıyla cinselliği; cinsiyet rollerini; nefret, aşk, utanç gibi birçok duyguyu deneyimleyip karakter gelişimlerini sağlıyorlar ve her sezonda biraz daha büyüyorlar. Ancak henüz yolun çok başındalar ve yaşayacakları birçok şey, birçok macera, mutluluk ve de kalp kırıklıkları var. Bu durumda, daha çok sezonlar izleyeceğimiz bir gerçek diyebilirim; tabi dizi iptal olmazsa. Ben yeni sezonu iple çekiyorum ve seneye bu zamanlar izliyor olmayı umuyorum.



50) Hawkeye (2021-1 Sezon 6 Bölüm): Bu yıl yayınlanacak “Marvel” dizileri açıklandığında, açıkçası beni en az heyecanlandıran proje bu olmuştu; yani hiç merak etmedim desem yeridir. Ancak dizi beni fazlasıyla şaşırttı, elbette olumlu anlamda. Öncelikle sonunda “Clint Barton” yani bir diğer adıyla “Hawkeye” da kendi solo macerasına kavuşmuş oldu; gerçi solo kısmı tartışmalı ama olsun. 2012 yılında ilk “Avengers” filmi gösterime girdiğinde bir araya gelen altı kahramandan sadece Hawkeye kendi solo projesini elde edememişti. “Ironman” üç, “Captain America” üç, “Thor” üç ama yakında dört ve “Black Widow” ile “Hulk” da birer, kendi adlarıyla anılan ve başrol oldukları, filme sahip olmuşlardı. Bu ortamda Hawkeye baya bir gölgede kaldı diyebiliriz ama dürüst olalım ki bu kahramanın tek başına gişe rekorları kıracak bir seyirci potansiyeli de yok ya da en azından ben öyle düşünüyorum; gerçi bu dizi sonrasında bir Hawkeye sinema filmi de gelirse hiç şaşırmam. Oldukça güzel bir tanıtım oldu ve açıkçası sonunda Hawkeye’ın diğer kahramanların gölgesinden çıkarıldığını düşünüyorum. Üstelik dizi bize yeni kahramanlar da sundu. “Kate Bishop” çok iyiydi; yani evet, güzelliği ile göz alıcı ama aynı zamanda da rolün de hakkını vermiş bence. Şu konuda netim; Marvel kast seçiminde çok başarılı. Üstelik “Yelena” karakterini de bu dizi ile yeniden izleme şansına eriştik ve görmüş olduk ki yeni nesil Black Widow ile Hawkeye arasında da bir uyum ortaya çıkıyor. Bu ikiliyi birlikte çalışırken daha fazla göreceğimiz de bariz bir şey. Ayrıca kendi solo dizisi yapılacak “Echo” karakteri ile de bu projede tanışmış olduk ki onunla ilgili fazla bir yorum yapmak istemiyorum çünkü sevmek ile gereksiz bulmak arasında bir yerdeyim. Onunla ilgili net yargımı ancak kendi solo dizisi sonrasında verebilirim. Değinmek istediğim bir diğer nokta ise sonunda Hawkeye’ın da çizgi roman versiyonuna yakın bir kostüm giymeye başlamış olması; dedim ya, bu proje kahramanımızı gölgelerden çıkaran bir iş oldu. Son olarak şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Marvel sonunda yaptı. Sonunda “Netflix” karakterlerini “MCU”ya kattı. Kısa süre için bile olsa “Kingpin”i yeniden “Vincent D’Onofrio” versiyonu ile izlemek keyifliydi. Spoiler olacak ama kısa bir sahnede bile olsa “Daredevil”ın da bu evrene dahil edildiğini “Spider-Man: No Way Home (2021)” filmi ile görmüştük. Kingpin ile birlikte iki karakter oldu; bakalım daha kimler gelecek veya kimler bu süreçte göz ardı edilecek. Neyse; bunu burada kesiyorum çünkü dizinin hikayesini anlatmaya niyetim yok. Sadece şunu söyleyebilirim ki izlemesi oldukça eğlenceli bir Marvel projesi. Herkese iyi seyirler.



51) Çok Doğal! Çok Tuhaf!/Mark Gravas-Bradley Trevor Greive (yaratıcılar) (2021-1 Sezon 12 Bölüm): Karakter diyalogları sebebiyle daha çok yetişkinlere yönelik olarak sınıflandırılabilecek ama konusu ile de her yaştan izleyicinin ilgisini çekebilecek bir animasyon seri. Ana karakterimiz Bradley, namı diğer BTG, biraz gözü kara ve de vurdumduymaz bir hayvan bilimcidir ve ömrünü dünyanın dört bir yanında çeşit çeşit hayvanın peşinde geçirir; elbette bu maceralarında aşırı titiz veya korkak da denilebilecek stajyer asistanı Dietrich ve BTG’den daha da gözü kara yeğeni Bonnie de ona eşlik ederler. Her bölümde, ölümlerden ölüm beğenirlerken, aynı zamanda da birçok hayvanın yeme-içme, çiftleşme, iletişim ve sosyalleşme alışkanlıkları hakkında da yararlı bilgiler sunarlar. Hem eğlenceli, hem de öğretici bir seri. Kesinlikle öneririm.


Bir önceki listeye buradan ve bir sonraki listeye de buradan ulaşabilirsiniz.


Kazan

Yorumlar