İDL 2022-IV

 


16) Erşan Kuneri/Cem Yılmaz (2022-1 Sezon 8 Bölüm): “Erşan Kuneri” adlı karakteri, hemen hemen herkes gibi önce efsane “G.O.R.A. (2004)” filminde izledim ve açık söylemeliyim ki daha o zamanlardan, o kısacık sahnesi ile potansiyelini ortaya koymuştu. Yani “Cem Yılmaz” sevgimi/hayranlığımı taraftarlık düzeyine taşımak istemem ama adam gerçekten güzel karakterler yaratıyor. Belki yer yer yönetmenliği, yer yer de hikâye akışları aksıyor ama karakterleri kesinlikle aksamıyor. Erşan Kuneri de Cem Yılmaz’ın sinemamıza kazandırdığı efsane karakterlerden birisiydi ve kendi solo hikâyesini kesinlikle hak ediyordu. Bu dizi, Erşan’ı yeniden hayatımıza katmasının yanı sıra, öncelikle “Yeşilçam” merkezli olmakla birlikte, Türk sinemasına da birçok noktadan çok güzel eleştiriler sunuyor. Üstelik, nostalji isteyene de nostalji sunuyor bu dizi. 8 bölümlük macera boyunca, bir sezon dizi ve yedi tane de Yeşilçam filmi izliyoruz. Hani, nerede o eski filmler diyenleri de boş geçmemiş; eskiden izledikleri her şeyden bir örnek sunmuş. Yani bölümler boyunca izlediğimiz her film, popüler sinemada karşımıza çıkan bir türü temel alıyor ve ironiyle, eleştiriyle yaklaşılıp dalga geçerek klişeleri ekrana taşıyor. Bunun yanı sıra, çok güzel de bir oyuncu ekibi ve geçmiş projelere de irili ufaklı göndermeler mevcut. Ben çok severek, çok eğlenerek, sinemamız hakkında da çokça düşünerek izledim bu diziyi ve imkânı olan herkesin de izlemesini isterim.



17) Cobra Kai/Josh Heald & Jon Hurwitz & Hayden Schlossberg (yaratıcılar)  (2018-4 Sezon 40 Bölüm): Bu sezon, sürekli olarak bir kendini bulma yolculuğu şeklinde geçti diyebilirim. Sanki durmadan ve sadece ilişkiler ve de duygular üzerine konuşulmuş gibi hissediyorum. Elbette işin odağında karate olduğu için yine aksiyon vardı ve özellikle son iki bölüme yayılmış olan turnuva süreci çok eğlenceliydi ama dediğim gibi, bu sezon daha ağırlıklı olarak karakter gelişimlerine odaklanmıştı. Açıkçası birçok ters köşe durumu da içinde barındıran bir sezon oldu. Beşinci sezon, sanırım en iyi sezon olma potansiyeli ile gümbür gümbür geliyor çünkü dördüncü sezon hikâyeye çok güçlü bir zemin hazırladı. Ben heyecanla yeni sezonu bekliyorum ve umuyorum ki gelecek sezon son sezon da olmaz. Belki “Karate Kid” serisini sevememiştim ama bu diziyi gerçekten seviyorum ve şu dönemde sevdiğim bir başka dizinin daha sona ermesine hazır değilim. Dizinin konusu ve karakterleri üzerine çok yorum yapmadığımın farkındayım ama açıkçası gerek de duymuyorum. Bu, iyi bir dizi ve kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Onu birinin yazdıklarından, anlattıklarından tanımak ve yargılamak yerine bizzat izleyerek kendiniz keşfedin. Bir deneyin, bence seversiniz.


18) The Office/Greg Daniels & Rick Gervais & Stephen Merchant (yaratıcılar) (2005-9 Sezon 192 Bölüm): Ne diyebilirim ki; bir efsaneye veda ettim ve vedalar her zaman zordur. Yalan yok, ilk başta bu diziye başlamamın tek sebebi “Superstore” izlemeyi sevmiş olmamdı. Ortak yapımcılar meselesi üzerinden birini iyi yapan diğerini de iyi yapmıştır herhalde dedim ve başladım. Açıkçası o kısacık ilk sezonu bitirmek çok ama çok zordu. Sanırım bırakan da orada ya da belki sekizinci sezonda bırakmıştır ama o sezona sonra geleceğim. Diziyi kız kardeşim ile izlemeye başladık ve ilk sezon kesinlikle hiç tat vermedi. Yani karakterler, oyunculuklar, hikâye ve elbette belgesel çekim meselesi; kendi adıma konuşmam gerekirse, her şeyinden nefret etti. Aslında ilk sezondan sonra beni için bitmiştir dediğim bir an bile oldu ama kardeşim, ikinci sezonla birlikte her şeyin daha iyi olacağı konusunda beni ikna etti. Böylece devam ettik ve iyi ki de etmişiz. Sezonlar ilerledikçe, “Michael Scott” karateri ile sevgi-nefret karışımı bir bağ kurdum diyebilirim. Kimi zaman karakterden ölesiye nefret ettim çünkü ırkçı, cinsiyetçi aptalın tekiydi ama bir yandan da müdürü olduğu kâğıt şirketini ve içindeki çalışanları her şeyden daha fazla önemseyen, içten içe yapayalnız, sevmeye ve sevilmeye muhtaç küçük bir çocuktu. Elbette diğer karakterleri de seviyordum, Angela dışında diyelim, ama diziyi izleme sebebim Michael’dı. Ona o kadar alıştım ve her şey yolunda derken; bam! Adamım yedinci sezonun sonuna doğru diziden çıktı. Aslında baya yıkıcıydı; yani karakter o kadar merkezdeydi ki sanki galaksimizden güneş alınmış gibiydi. Hikâyenin bir boşluğa düştüğünü söyleyebilirim. O sebeple sekizinci sezon, iyi anları da olmakla birlikte hep damağımda ekşi bir tat bıraktı ama neyse, son sezonda toparladılar ve dokuz sezonluk dizide çok sevdiğim yedi sezonu bana izlettiler. Sanırım şimdiden o kâğıt şirketini özledim. Sahi, ben şimdi ne izleyeceğim?



19) Human Resources/Kelly Galuska & Nick Kroll & Andrew Goldberg (yaratıcılar) (2022- 1 Sezon 10 Bölüm): “Big Mouth” ile birlikte hayatımıza dâhil olan hayali canavarlarımızın artık kendi dizileri var. Yalan yok, ben Big Mouth’ı da çok seviyorum ama o dizi çoğunlukla ergenlerin problemleri ile alakalı ve haliyle de canavarlar çok fazla ön plana çıkamıyor. O sebeple de bu dizinin yaratılması çok iyi olmuş; hem canavar türleri artarken hem de işin mutfağı izleyiciye daha fazla sunulur hale gelmiş. Bir önceki diziden sevdiğimiz canavarları izlemek çok güzel ama farklı duygulara ve durumlara hitap eden yeni canavarları da keşfetmek harikaydı. Ben özellikle “Mantık Kayası Pete”i çok sevdim. Umuyorum ki ikinci sezon en kısa zamanda gelir. Gerçekten eğlenceli bir animasyon dizi ve kesinlikle tavsiye ederim.


20) Young Justice/Greg Weisman & Brandon Vietti (yaratıcılar) (2010 – 4 Sezon 98 Bölüm): İlk iki sezonunun ardından bitmiş bir seriydi aslında ama 2010’lu yıllara veda ederken çok iyi bir üçüncü sezonla yeni baştan karşımıza çıktı, gümbür gümbür bir dördüncü sezonla da kendi evrenini giderek büyütüyor. İlk iki sezon, daha dar bir kadroyla kurulmuş bir kahraman ekibini merkezine almıştı. Kabaca “DC”nin esas kahramanlarının yardımcıları olan karakterler, kendi kahraman ekibini kurup olaylara atılmıştı. Üçüncü sezon ise karakter çeşitliliğini fazlasıyla arttırarak esas ekibin ekran süresini fazlasıyla azaltmış ama bize de birçok DC karakterini tanıma şansını sunmuştu. Dördüncü sezon ise tamamen esas kadroya bir dönüş olmuş. Evet, yine birçok karakteri görüyoruz ama 26 bölümlük son sezon, esas karakterlerin, ilk ekibin odakta olduğu bir ana hikâye ve buna bağlı, her karakterin tek tek ön plana çıktığı yan hikâyelerden oluşmuş. Benim en favori sezonum şimdilik bu ama son bölümde sunulan ek sahne, çok daha çılgın bir beşinci sezonu bize açık açık vaat ediyor. Bakalım neler olacak… Bu arada DC’nin böyle güzel işlerini izlemeye bayılıyorum. DC, gerçekten bu animasyon olayında çok iyi. Umarım canlı çekimler de en kısa zamanda toparlar. Ayrıca, bu diziyi sevmemin bir diğer sebebi de karakterlerin de sezonlar geçtikçe yaş almaları, gelişmeleri ve de değişmeleri. Gerçekten tavsiye ederim.


Bir önceki listeye buradan ve bir sonraki listeye de şuradan ulaşabilirsiniz.


Kazan

Yorumlar