İDL 2022-V



21) Star Wars: Obi-Wan Kenobi/Disney+ (2022-1 Sezon 6 Bölüm): Bence gerçekten “Disney” bu işi biliyor. Tıpkı “Marvel” ile yaptıkları gibi, “Star Wars” markasını da kendi içlerinde yeniden yükseltiyorlar, gerçi ilk etapta düşüşe geçiren de yine onlar olmuştu ama neyse… Ben şimdi kalkıp da kendimi bir Star Wars uzmanı olarak konumlandıramam ama bence herkesin hemfikir olacağı bir konu var ki Disney’in yaptığı son üçleme ve üçlemelerin arasına sıkıştırdıkları iki diğer film, vasat altı çalışmalardı ve adeta seyirciye sadece markayı satmışlardı. Aradaki solo filmleri bir kenara ayırsam bile son üçlemeyi kesinlikle sevmemiştim. Yine de birçokları gibi oturup izledim çünkü bir noktada bu bir alışkanlık ve sabrın sonu da selamettir derler ki bence öyle de oldu. Disney, bizi filmleri ile üzmüş olsa dahi, sonrasında yarattığı diziler ile de fazlasıyla telafi etti. “The Mandalorian”, “The Book of Boba Fett”, “The Bad Batch” ve buraya bence “Rebels” da eklenebilir ve neredeyse unutuyordum ki “The Clone Wars” için hazırlanan son sezon; Disney, bu diziler ile hatasını fazlasıyla telafi edip Star Wars evrenini daha da genişletti. Açıkçası o hayal kırıklığı üçleme sonrasında Disney’in Star Wars markasını almış olmasının felaket ile sonuçlanacağını düşünüyordum ama an itibariyle tam zıt noktadayım ve gelecek için fazlasıyla umutlu ve de heyecanlıyım. Bizi Star Wars evrenine doyur be Disney!

            Her şey bir kenara, bu dizi nasıldı? Bence kesinlikle şahaneydi. Dizi, bize ikinci üçlemedeki “Obi-Wan”ın ilk üçlemedeki daha bilge versiyonuna dönüşme sürecini sunuyor ve gerçekten de hikâyenin odağına Obi-Wan ile “Anakin”i, daha doğrusu “Darth Vader”ı alıyor. Özellikle sezon finalindeki mücadeleleri tam anlamıyla destansıydı. Düşünsenize, neredeyse 50 yıllık bir süreçte, bu iki ikonik figürün sadece iki defa savaştığını izleme şansı bulmuştuk ve bu kesinlikle yeterli bir sayı değildi; tabi 2022 yılına kadar. Kabul edelim, bazen bazı hikâyeler bittiği yerde kalmalıdır. Yani onu güzel, özel kılan o bilinmezliktir ama şahsım adına, bu hikâyenin anlatılmış olmasından oldukça mutluyum. Ben izlediğim diziyi gerçekten beğendim ve o sebeple de bir kusur aramak için uğraşmayacağım. Tek diyebileceğim şey tüm Star Wars severlere iyi eğlenceler.



22) The Umbrella Academy/Steve Blackman (yaratıcı) (2019-3 Sezon 30 Bölüm): Sanırım açık ara favori sezonum üçüncü sezon oldu. Gerçi “Serçe Akademisi”nin bazı üyelerini daha fazla izlemek isterdim ama hikâyenin genel akışından memnunum. İlk sezonda Vanya’nın dünyanın sonunu getirmesini engelleyemeyen ekip, Beş’in gücü sayesinde geçmişe ışınlanmış ama Vanya’nın sebep olduğu kıyamet de peşlerinden gelmişti. İkinci sezon sonunda kıyamet bu defa durdurulmuş ama “Şemsiye Akademisi” kendi zamanına dönmeye çalıştığında, alternatif bir geleceğe ulaşmışlardı. Elbette kıyamet de bir kez daha onların peşinden gelmiş ve her şeyi yutan bir karadelik yığını olarak şekillenmişti. Anlayacağınız ekip yeni baştan bir kıyamet mücadelesine girdi. Oldukça tempolu, eğlenceli ve karakter gelişimli bir sezon olmuş. Bakalım dördüncü sezon bize neler getirecek ve sezon finalinde güçlerini tamamen yitirmiş olan ekibimiz, yeni maceralarında nasıl bir yol izleyecekler… Bu arada sezon ile ilgili tek bir eleştirim var. Bilenler bilir, Vanya’ya hayat veren “Ellen Page”, gerçek hayatta cinsiyet ve isim değişikliğine giderek “Elliot Page” oldu. Buna bağlı olarak da Vanya da Victor’a dönüştü ama bu değişim çok üstünkörü oldu bence. Bir saç kesimi ve kıyafet değişimi ile birlikte kadın bedenli Vanya, erkek bedeninde bir Victor oldu. Yani, en azından bence, bu durum berbere gitmekten daha iyi, daha güçlü bir şekilde aktarılabilirdi. Bu haliyle arada kaynamış gibi oldu. Bu mesele dışında pek bir şikâyetim yok, sezonu sevdim ve hevesle yenisini bekliyorum.



23) Hit Monkey/Disney+ (2021-1 Sezon 10 Bölüm): “Marvel” çizgi roman dünyasını Japon kültürü ve de Japonya ile buluşturup harmanlayan bir animasyon dizi ki an itibariyle en sevdiğim Marvel dizisi olduğu kesin. Hikâye, Japonya’daki başbakanlık seçimi ile başlar. Bryce adlı Amerikalı bir suikastçi, Japonya’ya gelerek başbakan adaylarından birisini seçim mitingi sırasında öldürür. Görevini tamamladıktan sonra ise ödemesini alıp ABD’ye dönmeyi beklerken ihanete uğrar ve Japon ordusundan bazı satılmış askerler tarafından vurulur. Ağır yara alan Bryce, çareyi dağlara kaçmakta bulur ve burada Japon kar maymunları tarafından kurtarılarak sıcak su havuzunda onlar tarafından tedavi edilir. Maymunlar onu içlerine alır, sadece bir tane aykırı tip bir insanı sürüde istemez ve onun uğursuzluk getireceğini söyler. Dediği gibi de olur. Bryce’ı ortadan kaldırmak isteyenler, peşine tekrar birilerini takarlar ve dağlara gelen ekip hem Bryce’ı hem de tüm maymun sürüsünü öldürür. Sadece Bryce’ı istemeyen maymun hayatta kalır çünkü çatışma anında önüne düşen bir silahı kullanarak karşı saldırı beklemeyen askerleri öldürür. Maymun, Bryce’a güvenmediği için onu sürekli takip etmiş ve silah talimlerini de seyretmiştir. Böylece de silah kullanmayı kavramıştır. Neyse işte, ortalık kan gölüne döner, herkes ölür ve intikam ateşi ile yanan Maymun, insan dünyasına doğru yola çıkar ama asıl hikâye de tam olarak bu noktada başlar. Bryce’ın ruhu Maymun’a musallat olur ve ikisi birbirinden ayrılmaz/ayrılamaz bir takıma dönüşerek Tokyo sokaklarının ve yeraltı dünyasının altını üstüne getirip ortalığı ceset tarlasına çevirirler; takım elbise giyen, güneş gözlüğü takan, kılıç taşıyıp her türlü ateşli silah kullanabilen bir maymun ve onun hayalet suikastçi partneri, bir anda yakuzanın eceline dönüşürler. Tek amaçları vardır; Bryce’ı ve maymun sürüsünü öldürenlerin arkasındakileri bulmak ve intikam almak. Aksiyonu, komedisi, absürtlüğü ve de vahşeti bitmeyen bir dizi olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası tek sezon bana yetmedi ve dizinin sezon finali de hikâyeyi ucu açık bırakıyor; sevgili intikamcı ruhumuz “Hit Monkey”, Tokyo’ya kıyım dolu bir adalet getirdikten sonra bu defa yönünü ABD’ye çeviriyor ve elbette bu yolculukta Hayalet Bryce da ona eşlik ediyor. Dizinin ilk sezonu, kendi solo hikâyesini işlemekle birlikte, “Lady Bullseye” ve “Silver Samurai” gibi Marvel çizgi romanlarında görece daha bilinir olan karakterlere de olay örgüsünde yer veriyor ama hikâyenin ABD’ye taşınması demek, sevgili anti-kahramanımızın daha fazla Marvel kahramanı ve de kötüsü ile mücadele içinde olacağı anlamına geliyor. Üstelik Bryce’ın ruhunu şeytana satarak dünyaya geri dönmesi gibi bir detay daha var ki o durumun da hikâyeyi nereye götüreceği gerçekten merak konusu. Bakın, eğer anti-kahraman seviyorum diyorsanız, bu dizi tam sizlik, bence kaçırmayın.



24) Spy x Family/CloverWorks & Wit Studio (stüdyolar) (2022-1 Sezon 12 Bölüm): Bir süredir doğru dürüst anime izleyemediğim için açıkçası bu seri iyi geldi. Üstelik oldukça da eğlenceli bir hikâyesi var ama 12 bölümde biten bir öykü olmadığı için mecburen yeni sezonu bekleyeceğim. Umarım iptal edilmez. Anime, bize bir Doğu ve Batı Almanya yorumu sunuyor veya Almanya ile Avusturya; en azından bana bunu hissettirdi. Batıda Westalis ve doğuda da Ostania, sınır komşusu olan, Avrupa mimarisine sahip iki devlettir (Ostania’nın başkentinin adı da Berlint) ve bu devletlerin arasındaki barış adeta pamuk ipliğine bağlıdır. Westalis gizli servisinin aldığı bilgilere göre Ostania’dan üst düzey bir yetkili olan Desmond, gizliden gizliye savaş hazırlıkları yapmaktadır. Desmond’un planlarını gün yüzüne çıkarmak isteyen Westalis yetkilileri, Alacakaranlık olarak anılan en iyi ajanlarını Ostania’ya gönderirler. Alacakaranlık’ın görevi, bir aile kurmak, çocuğunu Desmond’un çocuğu ile aynı okula sokmak ve bu adama yaklaşıp gizli planlarını öğrenmektir. Alacakaranlık, bu amaçla öncelikle kendisine yetimhaneden bir çocuk evlat edinir. Çocuk, 6 yaşında Anya adlı bir kızdır ve bu kızın gizli bir yeteneği vardır; Anya bir telapattır. Çocuktan sonra ise bir eş bulunur; eşin adı Yor’dur ve bu kadının da tıpkı Alacakaranlık gibi gizli bir kimliği vardır. Yor aslında azılı bir suikastçıdır. Ancak bekâr bir kadın olması göstermelik işinde çok dikkat çektiği için Alacakaranlık ile tanışınca sahte evliliği kabul eder çünkü o da bir ailenin imajına iyi geleceğini düşünür. Böylece, bir casus, bir suikastçı ve bir telapattan oluşan sahte aile kurulmuş olur ancak mesele şudur ki bu aile ne süre ile sahte bir aile olarak kalabilecektir; sırlar açığa mı çıkacak yoksa sahte olan gerçeğe mi dönüşecek? Açıkçası ben şimdiden ikinci sezonu iple çekiyorum.



25) The Defenders/Douglas Petrie & Marco Ramirez (yaratıcılar) (2017-1 Sezon 8 Bölüm): Yıl 2017; ilk ve tek yurt dışı deneyimim olan Erasmus+ sürecime başlamışım ve Slovakya’dayım. Tabi o zamanlar dil becerim oldukça kötü ve üstelik ortama ve kültüre uyum konusunda da sıkıntı yaşıyorum ki bu durum yaklaşık bir, bir buçuk ay kadar sürdü. Bu süreçte de o dönem “Netflix” tarafından hazırlanan “Marvel” dizilerine sardım. Zaten “Daredevil” ve “Jessica Jones” serilerini Türkiye’de izlemeye başlamıştım ve açıkçası o iki serinin verdiği hava ile bu evrene karşı olumluydum. Erasmus+ sürecimde de “Luke Cage” ve “Iron Fist”e başladım ama dürüst olmak gerekirse çok da sevmedim, yani önceki iki dizinin verdiği havada yoktu, hikâyelerin temposu da ama sonra bu dizi geldi ve Daredevil hatırına izlemeye karar verdim. İzlemeye başladım fakat açıkçası hiç tat alamadım ve sanırım dördüncü bölümdeyken bıraktım, diğer dizilerin hiçbirinin devam sezonlarını da izlemedim. Ancak 2021 yılı biterken “Hawkeye” dizisi ve “Spider-Man: No Way Home” filmi, bu evrenin karakterlerini ufaktan “Marvel Sinema Evreni”ne dâhil etmeye başladı ve bende yarım kalan aşka bir fırsat daha vermeye karar verdim. Böylece yaklaşık beş yıl sonra diziyi bitirmiş oldum ama son bölümden sonra şunu söyleyebilirim ki devam sezonlarını izlemeye hala ne gücüm, ne de hevesim var. Belki sadece Daredevil’in üçüncü sezonunu izleyebilirim ama işte bir yanımda diğerlerini de bitir, kimseyi geride bırakma diyor; acaba ne yapmalı?


Bir önceki listeye buradan  ve bir sonraki listeye de şuradan ulaşabilirsiniz.


Kazan

Yorumlar