31) Grand Hotel-Büyük Otel/Edmund Goulding
(1932): İnsanlar veya herhangi bir canlı varlık yerine bizzat mekanın
ana karakter olduğu filmlere erken dönemden bir örnek. Film, Almanya Berlin’de
yer aldığı söylenen “Grand Hotel” adlı lüks bir oteli merkezine alıp
birçok farklı karakteri bu mekanda topluyor. Bir noktaya kadar Baron olarak
anılan karakteri filmin baş rolü gibi algılasak bile, yönetmenin bu karakteri
filmin sonuna gelmeden öldürmeyi seçmesi bize gösteriyor ki önemli olan kişiler
değil, bizzat mekanın kendisi. Bunu da en son sahnede daha net görüyoruz. Film
boyu bize sunulan hemen hemen tüm karakterler oteli terk ederken, yepyeni
müşteriler de aynı anda giriş yaparak yeni bir süreci başlatıyorlar. Film bize
Baron’u öldüren Holding Sahibi’nin sonunu ya da eski Rus asilzadesi, şimdilerin
ünlü balerini ve Baron’un sevgilisi olan kadının otelden ayrıldıktan sonra
Baron’un sonunu öğrenip öğrenmediğini veya birkaç haftalık ömrü kalan o orta
sınıf müşterinin ölüp ölmeyeceğini söylemiyor. Zaten film boyunca kesinlikle
otel sınırlarından ayrılamıyoruz. Karakterler, otel içinde oldukları sürece
bizim için kıymetli oluyorlar ve ne ayrıntılı bir geçmiş hikayesine sahip
oluyoruz ne de sonrasında neler yaşandığına. Kısacası her daim kısıtlı bir
bakış açısı ile filmi takip edip tüm hikayeye hakim olamıyoruz. Bu bakımdan
filmi çok sevdiğimi ve beni biraz afallattığını söyleyebilirim. Eski dönem
filmi sevenlere önerebileceğim bir yapım.
32) Sin City: A Dame to Kill For-Günah
Şehri: Uğruna Öldürülecek Kadın/Frank Miller & Robert Rodriguez (2014):
İlk filmden dört yıl sonrasını anlatan bu devam filminde, eski ekibi tekrar
gördüğümüz gibi, hikayeye yeni yüzler de dahil oluyor ve üstelik bazı
karakterleri canlandıran oyuncular da değişmiş durumda. Ancak ilk filmin o
karanlık ve çizgi roman vari havası korunduğu için yaşanan değişimler o kadar
da rahatsız edici olmuyor. Sadece tek bir noktaya takıldım ki ilk filmde
öldüğünü bildiğim Goldie adlı kadın karakterin bu filmde hala hayatta
olmasıydı. Küçücük bir sahnedeydi ama işte aklım takıldı. Ancak bir beyin
fırtınası yapmak gerekirse; bu filmde de tek bir hikaye anlatılmıyordu ve üç
farklı hikaye, bazı ortak karakterler ve mekanlar üzerinden işleniyordu.
Biliyorum ki Nancy ve Johnny’nin hikayeleri kesinlikle ilk filmden dört yıl
sonra geçiyor çünkü her iki hikayede de geçmiş olaylara doğrudan değiniliyor
ancak Dwight’ın hikayesinden tam olarak emin olamıyorum ve Goldie’nin hayatta
olması da bu bağlamda Dwight’ın hikayesini ilk filmden önceki bir tarihe alıyor
ama neyse çok da kafa yormaya gerek yok.
Nancy il başlayıp yine Nancy ile biten iki filmlik karanlık, çizgi
romanlardan fırlamış güzel bir seri izlemiş oldum ve tavsiye de ederim.
33) Fantastic Beasts: The Secrets of
Dumbledore-Fantastik Canavarlar: Dumbledore’un Sırları/David Yates (2022):
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ben filme vizyona girdikten tam bir hafta sonra
gidebildim ve bu bir haftalık süreçte de filmle ilgili olarak büyük oranda
olumsuz yorumlar aldım. Filmi izledikten sonra ne düşünüyorum peki? Bence öyle
yerden yere vurulacak kadar kötü bir hikaye değil ve aslında ben izlerken zevk
aldım. Öncelikle film adının hakkını veriyor. Filmin esas önemli unsuru, “Qillin”
adlı geyik benzeri bir fantastik canavardı. Gerçi o şeye canavar demek biraz
zor ama olsun. Dumbledore ile Grindelwald’ın aşk hikayesinin de daha doğrudan
işlenmiş olmasını sevdim ki ayrıca yine “Harry Potter” zamanında yarım
kalan Dumbledore aile geçmişini de daha fazla görme şansı elde ettik. Erkek
kardeşi Aberforth ile arasının nasıl açıldığını ve de kız kardeşinin nasıl
öldüğünü öğrenmek benim açımdan tatmin ediciydi. Belki bu bilgiler kitaplarda
zaten mevcuttur ama ben bu seriyi kitaplardan hiç takip edemedim ve edeceğimi
de sanmıyorum. Üstelik büyücüler evreninin İngiltere dışına taşması fikrini de
sevdim. Tamam, önceki filmler bizi ABD topraklarına taşıdı ama sonuçta iki
İngilizce konuşan ülkeden ve tarihi bağlarından bahsediyoruz. Bu film bize daha
küresel bir hikaye sunuyor; bunu gerçekten sevdim ama şunu net olarak
söylemeliyim ki Almanya büyücülerinin de tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi iki
savaş arası dönemde faşist liderlere meyilli çizilmesi meselesini sevmedim.
Tamam, anladık, Naziler Almanya’dan çıktı, çok kötü şeyler yaptılar ama yıl
olmuş 2022 ve hala bir ırkı bu olanlar ile eşleyip duruyoruz. Nedir yani?
Almanlar her diyarda faşist midir? Filmle ilgili sanırım sadece bunu sevmedim
ama bence hikaye gayet iyiydi. Fazla spoiler vermek istemiyorum fakat şunu
söylemeliyim ki bu filme bir şans verin ve Harry Potter filmleri ile de
kıyaslamayı lütfen bırakın. Ha, bu arada aklıma bir eleştiri noktası daha
geldi; Nagini’ye ne oldu? İkinci filmde bir anda insan formunda hayatımıza
sokup üçüncü filmde ise tamamen görmezden geldiler. Sebebi neydi?
34) Marvel One-Shot: Agent Carter-Marvel
Tek Sayı: Ajan Carter/Louis D’Esposito (2013):
Bu kısa film, “Captain America: The First Avengers (2011)” filminden ve
dolayısıyla da II. Dünya Savaşı’ndan bir yıl sonrasında geçiyor. Sevgili “Ajan
Carter”, sevdiği adamı kaybettikten sonra, bir bakıma kariyerini de yitirmiş ve
kimsenin umursamadığı bir masa başı ajanına dönüşmüş. Erkekler ile dolu bir
ofiste, görmezden gelinen bir kadın olmuş. Aslında baya depresif ama sonuçta
Ajan Carter’dan bahsediyoruz; ne derler, altına çamura düşmek ile değerini
yitirmez. Her ne kadar amiri Carter’a hiçbir önemli görev vermek istemese bile,
bir gece ofiste fazla mesai yaparken bir terörist saldırı ihbarı alan Carter,
inisiyatif kullanır ve operasyona tek başına çıkıp suçluları etkisiz hale
getirir ve açıkçası güzel bir sekanstı. Ancak, her ne kadar başarılı bir
operasyon yürütmüş bile olsa, bu hareketi amirini çok kızdırır ve amir,
Carter’ın canını yakmak için onu sadece “Kaptan Amerika”nın sevgilisi
olarak gördüklerini söyler ki hepimiz onun bundan çok daha fazlası olduğunu
biliyoruz ve işte hayat; bu inisiyatif ve başarı, Ajan Cater’a “S.H.I.E.L.D.”
yolunu açar. “Howard Stark”, yönetici olması için Ajan Carter’ı
Washington’a çağırır. Açıkçası bu kısada Ajan Carter’ı yeniden izledikten sonra
iki sezonluk diziye başlamalı mıyım diye fazlasıyla düşünüyorum.
Bir önceki listeye buradan ve bir sonraki listeye de şuradan ulaşabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder