İDL 2022-VII



31) Brooklyn Nine-Nine/Daniel J. Goor & Michael Schur (yaratıcılar) (2013-7 Sezon 143 Bölüm): Nihayet yedinci sezonu da izlemeyi bitirdim ve son 8 bölümlük final sezonu için kendimi hazırlamaya koyuldum. Şunu söyleyebilirim ki bu seriyi seviyorum ve sadece 8 bölüm kaldığı gerçeği üzücü ama ne derler; her güzel şeyin bir sonu vardır ve bence önemli olan bir şeyin bitmesi değil, bittikten sonra bizde bıraktığı hislerdir. Ben, bu diziyi kesinlikle her daim güzel hisler ile hatırlayacağım. Yedinci sezona bakacak olursak; bu sezonun önemli olayları, Jake ile Amy’nin çocuk sahibi olmaları ve Holt’un da eski görevine geri dönmesiydi. Zaten sadece 13 bölüm sürdü ve tam anlamıyla keyif alma şansı tanımadı. Neyse; benim kesinlikle, acil tarafından yeni ve uzun bir seriye başlamam lazım. Tavsiyelere açığım.



32) Titans/Netflix (2018-3 Sezon 37 Bölüm): Üçüncü sezonu kesinlikle sevmedim. Tamam, “Dick Grayson” “Bat Family”nin bir üyesi ama bence Titanlar, kendi bağımsız hikâyeleri ile ilerlemeli, böyle “Gotham”da “Batman” vari takılmamalı. Dediğim gibi; sezonu sevmedim çünkü bana göre Batman’in öldürmeme kodunu çiğnemesi, “Jason Todd”un ölüp “Red Hood”un doğuşu ve “Tim Drake”in “Robin” oluşu gibi konular çok kötü işlenmiş. Sezon finali dışında bu sezonda sevecek pek bir şey bulamadım diyebilirim. Umarım bir an önce toparlayıp bize daha iyi bir “Titans” hikâyesi sunarlar.



33) Zeytin Ağacı/Nuran Evren Şit (yaratıcı) (202-1 Sezon 8 Bölüm): Açıkçası diziyi izlememin üzerinden biraz zaman geçti ve bu aralar izlediğim şeyler hakkında anında not alma konusunda çok kötüyüm; hayatımın düzenden uzak bir döneminde olduğumu söylemem mümkün. Yine de dizi listesini bir şekilde kontrol altında tutabiliyorum ama film listesini görmeniz lazım, kesinlikle berbat bir halde. Neyse; güzel bir dizi diyerek bağlayalım. Özellikle şu köken öyküsü meselesi oldukça ilgi çekici buldum. Üstelik tam da mitoloji ve köken gibi konular üzerinde çalıştığım döneme denk gelmesi de, nasıl derler, cuk oturdu. Dürüst olmak gerekirse, geçmiş yaşantıların veya atalarımızın yaşantılarının bugünkü bize etki ettiği düşüncesi çok hoşuma gitti. Sanırım bu konu üzerine daha fazla kafa yorabilirim.



34) Never Have I Ever/Mindy Kaling & Lang Fisher (yaratıcılar) (2020-3 Sezon 30 Bölüm): Gerçekten izlemekten keyif aldığım bir gençlik dizisiydi. Yani 15 ile 18 yaş arasındaki insanların hayallerini, umutlarını ve problemlerini çok güzel işleyen, yer yer hüzünlendirse bile çoğunlukla izleyenin suratında tebessüm oluşturan bir öyküydü. Yanlış hatırlamıyorsam eğer Netflix bu dizi için devam etmeme kararı aldı, yani bir nebze üzgünüm ama son bölüme göre toparlayacak olursak, karakterlerimiz için her şey yolunda gidecek, pek yarım kalan bir şeyler yok diyebiliriz. Böyle söylüyorum ama daha fazlasını izlemek de isterdim doğrusu. Özleyeceğim bir seri daha…



35) Primal/Genndy Tartakovsky (yaratıcı) (2019-2 Sezon 20 Bölüm): 2019 yılında bu dizinin ilk sezonu başladığında, nedendir hatırlamıyorum ama öyküyü sadece 5 bölüm sanıp orada bırakmıştım.  2022 yılında ikinci sezon gelip de yeni sezonun ilk bölümünden hiçbir şey anlamayınca bu işte bir terslik var dedim ve ilk sezonun ilk bölümünden itibaren başlayarak tüm bölümleri izledim. Diziyi sevdiğim muhakkak ama ilk sezon kesinlikle favorim. Tarihi öncesi çağlarda başlayan öyküde, bir mağara adamı olan Mızrak ile sanırım T-rex dedikleri türdeki dinozor Diş, belirli koşullar altında bir araya gelmek ve bu acımasız dünyada birbirlerini kollamak zorunda kalırlar. İlk sezon tam anlamıyla bu iki farklı canlının oluşturduğu garip sürünün o devrin birbirinden vahşi hayvanları ve de doğanın bizzat kendisi ile olan mücadelesini işliyordu. Elbette ilk sezonda da mistik varlıklar vs. vardı ama ikinci sezon işleri iyice abarttı. Muhteşem ikilimiz, ilk sezonun sonunda Mira diye bir köle kadın ile karşılaştılar ve ikinci sezonda onun peşinden tam anlamıyla diyar diyar gezdiler. Tahminime göre Mızrak v Diş’in ilk konumları Avrupa kıtasının batı tarafıydı ve ikinci sezonda oradan Britanya’ya, ardından Kuzey Afrika, Akdeniz kıyıları, Arabistan, Hint ve Çin kıyıları derken en son olarak da Batı Afrika kıyısında bir yere kadar gittiler. Bu sırada birçok tarihi dönem medeniyetine de uğramayı ve farklı savaşçılar ile mücadele etmeyi de unutmadılar ki ben bunu pek sevdim denemez. İlk sezon doğanın kendisi ile mücadele eden karakterler, ikinci sezonda insan ile mücadelenin içine düştüler ve bilemiyorum, bir şeyler eksilmişti işte. Ayrıca ikinci sezonun son bölümünde yaşanan olaylara bakacak olursak, bu diziye bir üçüncü sezon da gelmeyecek ama sanki gerek de yok çünkü bazı şeyler uzadıkça daha iyiye gitmek yerine kötüleşir ve “Primal” da kötüleşme potansiyelini bize yansıtmış durumda. Farkındayım fazlasıyla belirsiz bir konuşma oldu bu ama diziyi gerçekten beğendiğim için izlememiş ve izlemeyi düşünecekler için sürprizi kaçsın istemiyorum ve o sebeple olabildiğince genel bir şekilde anlatmaya çabaladım. Şimdiden iyi seyirler.


Bir önceki listeye buradan ve bir sonraki listeye de şuradan ulaşabilirsiniz.


Kazan

Yorumlar