İDL 2023-III

 


11) Star Wars: The Bad Batch/Dave Filoni (yaratıcı) (2021-2 Sezon 32 Bölüm): İlk sezon tam anlamıyla “Order 66” ile başladığı için daha çok karmaşa ve kaç kovala vardı. Ancak ikinci sezon bize bir yandan İmparatorluğun yerini sağlamlaştırma çabalarını ve buna yönelik eylemlerini sunarken, diğer taraftan da “The Bad Batch” üyelerinin aile olmayı anlamasını yansıtıyordu. Tabi yaşanan sürpriz kayıp da bu sezonun vuruculuğunu katlamış oldu. Yine de benim açımdan en üzücü olan üçüncü sezonun son sezon olacak olması. Bu diziyi gerçekten seviyorum ve hatta en sevdiğim “Star Wars” animasyon dizisi bile diyebilirim; ne diyelim, umarım bu final sezonu kararı tekrar gözden geçirilir.



12) Tokyo Revengers/LIDENFILMS (stüdyo) (2021-2 Sezon 37 Bölüm): Açıkçası 24 bölümlük ilk sezonun ardından sadece 13 bölüm süren bir ikinci sezon izlemek o kadar da tat vermedi. Üstelik ilk sezona kıyasla sevdiğim karakterlerin ekran süreleri bu sezon oldukça kısaydı (Mikey ve Drakken’i neredeyse hiç görmedik diyebilirim). Tamam, bu öykünün ana karakteri “Takemitcy” ama sürekli bu ağlak tipi izlemek de bir yerden sonra yoruyor çünkü animenin birçok ilgi çekici karakteri var ve ister istemez onların öykülerine de daha fazla odaklanmak istiyor izleyen kişi ya da en azından benim için bu geçerli. Her ne kadar ikinci sezon çok kısa olması sebebiyle yeterince keyifli olmasa bile daha önce bu animeyi izlememiş herkese önerebileceğim bir dizi. Kesinlikle şans verilebilir. İlgi çekici bir konusu ve derinliği olan zengin karakterleri var. Şimdiden iyi seyirler.



13) Boku no Hero Academia/Bones (stüdyo) (2016-6 Sezon 138 Bölüm): En baştaki en büyük mutluluğum yedinci sezonun yakında gelecek olması. Bu animeye kesinlikle bayılıyorum ve özellikle de son sezonun her iki yarısı da aşırı tempoluydu. Sanırım tek bir bölümden bile sıkılmadan izleyip bitirdim 25 bölümlük koca sezonu. Gerçi son bölümlere doğru acaba izlemeyi bıraksam mı diye düşündüm çünkü her ne kadar yedinci sezonun geleceği duyurulmuş olsa bile kim bilir kaç ay sonra olacak bir şey, yani “Boku no Hero Academia” olmadan geçecek nice günler var karşımızda. O sebeple birkaç bölümü stok yapıp bir zaman sonra izleyeyim dedim ama dayanamadım. Dediğim gibi öykü o kadar iyi akıyordu ki izlemeden yapamadım. Şimdi işin yoksa yeni sezonu bekle dur. Peki, bu sezon beni neden bu kadar heyecanlandırdı? Heyecanlandım çünkü ana karakterimiz “Izuku Midoriya” başta olmak üzere bütün önemli karakterlerimiz bireysel gelişim açısından resmen seviye atladılar ve üstelik Midoriya da süper güçlerini tam olarak kullanır moda geçip efsane bir kahramana dönüştü. Ayrıca da savaşlar kesinlikle efsaneydi diyebilirim. Sezonun ilk yarısı daha gerilimli, ikinci yarısı ise çok daha depresifti ve bu sezon kesinlikle olay örgüsüyle diğer sezonları katlar nitelikteydi. Kısacası, bu animeye henüz başlamadıysanız bir an önce şans verin çünkü bir efsaneyi efsane olmadan yakalamak çok başka bir duygu, haberiniz olsun.



14) Marvel’s Avengers Assemble/Disney+ (2013-5 Sezon 127 Bölüm): Bir süre için sabah kahvaltılarımın vazgeçilmezi olan bu dizi, açıkçası son iki sezonda biraz hayal kırıklığı oldu benim için çünkü ilk üç sezonda maceralarına dâhil olduğum süper kahramanlar dördüncü sezonda kayboldular ve yerlerine yeni bir ekip geçti. Tam sezonun sonuna doğru asıl ekip geri geldi derken beşinci sezonda dizinin hem animasyon biçimi değişti hem de olay “Black Panther” özelinde ilerleyen bir öyküye döndü. Tamam dizinin eski sezonlarından bağımsız düşünürsek güzel bir sezondu ama bu bir “Avengers” dizisiydi, Black Panther değil. Yani Avengers kahramanlarını kendi dizilerinde yan karakter yapıp tüm sezonu sadece Black Panther ve “Wakanda” özelinde kurgulamak kimin fikriydiyse kesinlikle berbat bir fikir. Düşünsenize, son sezonda “Hulk” hiç yoktu, nasıl ya? Tamam, bir Black Panther öyküsü anlatmak istiyor olabilirsiniz ama o zaman bir solo dizi yapın da izleyelim ama kaç sezondur ilerleyen bir işin istikametini bir anda değiştirmek nedir ya. Neyse, toparlamak gerekirse, keyifli başlayan ama sonu hüsran olan bir seriydi benim için.



15) Babam Bir Ödül Avcısı/Everett Downing & Patrick Harpin (yaratıcılar) (2023-1 Sezon 10 Bölüm): Bu diziyi neden izledim? Sanırım sadece kahvaltı yaparken izleyecek bir şey olsun diye başladım ama yalan söyleyemem, her ne kadar bir çocuk dizisi de olsa gerçekten keyif alarak izledim. Hikâye kısaca şöyle; iki küçük çocuk, tır şoförü sandıkları babalarının aslında galaksiler arası bir ödül avcısı olduğunu öğrenirler ve gizlice babalarının uzay gemisine binerler. Böylece çılgın uzay maceraları da başlamış olur.



16) Star Wars: The Mandalorian/Jon Favreau (yaratıcı) (2019-3 Sezon 24 Bölüm): Bunu hep söylerim ki “Star Wars” markası “Disney”e geçtikten sonra yapılan filmleri hiç sevemedim. Bir şeyler her zaman eksik kaldı. Tam Star Wars’tan umudu kesiyordum ki “Disney+” dizileri çıkıp geldi ve bence bu evreni seven herkese tekrar umut aşıladılar. “The Mandalorian”, “The Book of Boba Fett”, “The Bad Batch” ve diğerleri ile birlikte güzel Star Wars anlatılarına doyduk. Bu noktada özellikle The Mandalorian’ın etkisi büyük oldu. Bize harika iki sezon sunan bir dizi izledik ama üçüncü sezondan çok da memnun değilim açıkçası. Tamam dizinin adı The Mandalorian ve Star Wars evreninde Mandalorian olmak kişiye özgü bir şey değil. Mandalor bir gezegen ve onlar da en temelde o gezegenin insanları. Yine de biz belirli bir Mandalorluyu, “Din Djarin”i ve evlatlığı “Grogu”yu sevdik, onların macerasını takip ettik iki sezon boyunca ve fakat bu sezon kendi dizilerinde yan karakter gibilerdi. Bu sezon genel anlamda Mandalor gezegeni ve yine galaksiye dağılmış durumdaki Mandalorlular hakkındaydı. Tahminimce evrenin gelişimi açısından yeni öykülere zemin hazırlayan bir şeyler planlanıyor ve dizinin üçüncü sezonu da biraz buna hizmet etti ama yine de muhteşem ikilimizin ekran süresi bundan daha fazla olmalıydı. Yani düşünsenize bir bölümde neredeyse hiç görünmediler. Bu olumsuz olarak görebileceğimiz yönlerine rağmen yine de zevkli bir sezondu ve özellikle düşman kuvvetlerin Star Wars evreninin en önemli askeri güçlerinden üçünü melezleştirme fikri baya ufuk açıcı oldu diyebilirim ama işte bu gücü kimin kullanacağı da büyük bir soru.



17) Revenger/Ajia-do (stüdyo) (2023-1 Sezon 12 Bölüm): Japonya’nın dışa kapandığı ünlü “Tokugawa Dönemi”nin sonlarında geçen bu animede, intikamını alamadan ölen insanların yerine düşmanlarından intikam alan bir organizasyonu izliyoruz. Anime hem bize yetenekli suikastçıları sunarken hem de arka planda sömürgecilik konusunu işleyip Japonya’nın da aynı tehdit ile yüzleşmek üzere olduğunu gösteriyor çünkü Çin’e büyük zarar vermiş olan afyon adlı uyuşturucu Nagasaki üzerinden Japonya’ya da sokulmak üzeredir ve kahramanlarımız bunu durdurabilmek için ellerinden geleni yaparlar. Çok efsane bir anime değil ama çatışması iyi oluşturulmuş karakterleri ve de ilgi çekici, tarihsel bir konusu var. Tavsiye ederim.



18) Sevimli Canavarlar İş Başında/Bobs Gannaway (yaratıcı) (2021-1 Sezon 10 Bölüm): 2001 yapımı “Sevimli Canavarlar” adlı filmin adeta bittiği yerden başlayan bu dizide “Mike ve Sully”nin Canavarlar Şirketi’ni korku yerine kahkaha enerjisi üreten bir yere dönüştürmelerini izliyoruz. Ancak ön planda yer alan öykü bu değil. Dizinin ana karakteri olan “Tylor”, üniversiteden yeni mezun bir korkutucudur. Canavarlar Şirketi’ndeki ilk iş gününde şirketin artık kahkaha enerjisine geçtiğini öğrenir ve tüm çabasını, zamanını yeni yapı içerisinde bir şakacı olabilmek için harcar. Elbette kimse hemen onu şakacı yapmayacaktır ama sonuçta resmi olarak bir şirket çalışanıdır ve bir sorumluluk da almalıdır. Bu sebeple de onu alıp MIFT adlı bakım onarım ve destek birimine verirler. MIFT ise her biri ötekinden değişik canavarlardan kurulu garip ama eğlenceli bir birimdir. Tylor bir yandan şakacı olmayı öğrenirken diğer taraftan da MIFT üyesi olmanın anlamını kavrar. Açıkçası ilk başta öykünün odağı Mike ve Sully’den Tylor’a kaydığı için rahatsız olmuştum ama dizinin bize sunduğu tüm yeni karakterleri de sevdim. Açıkçası ikinci bir sezon gelsin isteyeceğim bir dizi.



19) Mulligan/Robert Carlock & Sam Means (yaratıcılar) (2023-1 Sezon 10 Bölüm): Uzaylı çekirgeler dünyayı istila eder ve kıyamet kopar. Dünya nüfusunun büyük çoğunluğu yok edilir ama Mulligan adlı aptal bir genç, neredeyse şans eseri sayılacak bir şekilde istilacıların ana gemisini yok eder; böylece dünyadan ve medeniyetten geri kalanını kurtarır. Üstelik kurulacak yeni medeniyetin başına da onu geçirirler. Böylece distopik bir komedi başlamış olur. Açıkçası fragmanı çok eğlenceli geldiği için izlemeyi seçtiğim bir diziydi ama sezon beni o kadar da sürüklemedi; mutlaka izlenmesi gereken bir dizi diyemem.



20) Sweet Tooth/Netflix (2021-2 Sezon 16 Bölüm): Dizinin ikinci sezonu melez çocukların kökenine daha fazla ışık tutarken çok daha fazla melezi de bize sunuyor. Aynı zamanda bu salgın sonrası distopik dünyanın dengelerine de daha fazla hâkim olduğumuz bir sezon izliyoruz. İlk sezonda yolları ayrılan kahramanlarımız tekrar birbirlerini bulmak için çabalarken, ana karakterimiz “Gus” ise dünyayı öğrenip karakter gelişimini sürdürüyor. O, artık ormandan ilk defa çıkan ürkek geyik değil. Bakalım üçüncü sezon bize neler sunacak…


Bir önceki listeye buradan ve bir sonraki listeye de şuradan ulaşabilirsiniz.


Kazan

Yorumlar