1)
Jujutsu Kaisen/MAPPA (stüdyo) (2020-2 Sezon 47 Bölüm): Açıkçası ilk sezon ile ikincisi arasında hatırı
sayılır bir zaman farkı bulunması sebebiyle ve de elbette bu arada daha başka bir
sürü şey izlemiş olduğumdan bu sezonun ilk birkaç bölümü konuya dâhil olmakta
zorlandım. Üstelik eski sezona bir göz atmaya da üşendiğim için durum iyice
zorlayıcı oldu. Yine de bölümler ilerledikçe durum benim açımdan toparlandı ve
izlediğimin efsane bir sezon olduğunu söylemem lazım; aksiyon, şiddet, dövüşler,
kapışmalar, yıkım, iç hesaplaşmalar ve maalesef kimi ölümler ile dolu dolu bir
sezon olmuş. Açıkçası anime kültürünü merak eden biri ile karşılaşırsam bu
dünyanın kapılarını ona “Jujutsu Kaisen”
ile açarım. Yani şimdiye kadar şahane iki sezon ve de bir sinema filmi ile çok
sağlam gidiyor. Aslında mangadan da okumaya başlamak lazım ama o zaman animenin
heyecanı pek kalmıyor. Bakalım üçüncü sezonda bu sezonki anlatının üstüne
çıkabilecekler mi?
2) Hilda/Luke Pearson (yaratıcı)
(2018-3 Sezon 34 Bölüm): Aslında daha çok çocuklar için
yaratılmış bir seri gibi görünse de ben bu diziyi izlemekten çok keyif alıyorum.
Yani “Hilda” ve arkadaşları ile
birlikte yaşadıkları fantastik dünyanın derinlerine dalmak, maceradan maceraya
koşmak oldukça keyifli. Bu keyif hali üçüncü sezonda da tam gaz devam ediyor. Ancak
ikinci sezon ile üçüncüsü arasında boşluk oluşmaması adına “Hilda ve Dağ Kralı (2021)” adlı filmi izlemenizi öneririm. Bu ara
bilgiden sonra tekrar asıl konumuza dönelim. Dizinin bu sezonunda Hilda’nın
babası ile tanışırken aynı zamanda annesini ve aile geçmişini de çok daha iyi
tanıma şansına erişiyoruz. Elbette yine birçok sihirli ve mitolojik varlık da
öyküye renk katıyorlar. Güzel, eğlenceli bir seri; gerçekten severek izliyorum.
3) Ben 10: Ultimate Alien/Joe Casey
& Joe Kelly & Duncan Rouleau (yaratıcılar) (2010-3 Sezon 52 Bölüm): Öykü
olarak “Ben 10: Alien Force” finalini
takip eden bir dizi. Bu sefer “Ben 10”in
uzaylıları artık evrimleşip çok daha acayip özellikler kazanabiliyorlar ve
üstelik artık kahramanımızın gizli kimliği de ifşa edilmiş halde. Ancak bunların
dışında değişen bir şey yok gibi; yine “Gwen”
ve “Kevin”ın da yardımlarıyla süper
kötüler ile dövüşüp birçok uzaylı formuna dönüşen bir Ben 10 izliyoruz.
4) Disenchantment/Matt Groening
(yaratıcı) (2018-5 Kısım 50 Bölüm): “The Simpsons” ve “Futurama”
efsanelerinin yaratıcılarının elinden çıkan bu fantastik seride kabaca büyü ile
teknoloji arasında sıkışıp kalmış bir evren sunumu yapılıyor. Tabi biz
çoğunlukla işin büyülü kısmını görüyoruz çünkü anlatımız “Dreamland” adlı büyülü bir krallığın prensesi “Bean”, onun kişisel iblisi “Lucy”
ve yarı elf yarı dev olan “Elfo” etrafında
şekilleniyor. Eğer eğlenceli bir yetişkin animasyonu arayışındaysanız bu diziyi
önerebilirim. Üstelik final yapmış bir seri olduğu için es vermeden başlayıp
bitirebilirsiniz; tahmin ediyorum ki araya sezon arası girmeyeceği ve öyküde
kopukluk oluşmayacağı için izlemesi çok daha zevkli olacaktır.
5) Monsters 103 Mercies Dragon Damnation/Netflix (2024-1 Sezon 1 Bölüm): “One Piece” adlı efsane manga-anime serisinde karşımıza ölü bir karakter, daha doğrusu bir zombi olarak çıkan “Ryuma” adlı efsanevi samuraya odaklanan tek bölümlük bir özel seri ile karşı karşıyayız. One Piece’de Ryuma, katanası ile bir ejderhanın başını kesen samuray olarak bilinmektedir. Bu özel bölüm, o efsaneye odaklanıyor. Bölüm bize gösteriyor ki Ryuma, farkında olmasa bile aslında kendini kovalayan efsanevi bir kılıç ustasıdır ve yolculuğu sırasında uğradığı bir kasabada dolandırıcılar ve bir ejderha saldırısı ile karşılaşıp ister istemez olayların akışına dâhil olur. Böylece hem ejderhayı öldürür hem de kasabayı dolandırıcı hırsızlardan kurtarıp yolculuğuna devam eder. Açıkçası ben bu karakter etrafında şekillenen daha uzun bir seriyi de izlemek isterim.
6) Vikings/Michael Hirst (yaratıcı) (2013-6
Sezon 89 Bölüm): Bu diziye başladığımda henüz bir lise
öğrencisiydim. Hatırlıyorum da “Game of
Thrones”un ilk iki sezonunu daha yeni izleyip bitirmiş ve izleyecek benzer
kalitede bir şey arayışındaydım. Bir arkadaşım daha ilk sezonda olan bu diziyi
önerdi. İzledim ve gerçekten çok sevdim. Sonrasında da düzenli olarak takip
etmeye çalıştım ama bence ilk üç sezondan sonra, özellikle bölüm sayısını ikiye
katladıkları için, kalitesi düşen, o en baştaki dokusunu, ruhunu kaybeden bir
iş oldu. Açıkçası son iki sezonu uzun aralar vererek bitirdim. Ancak yine de şu
an buradayız ve öyle ya da böyle “Vikingler”e
de veda etme zamanı. Ergenlikten yetişkinliğe geçiş sürecimde yanımda olduğun
için sana teşekkür ederim. Acısıyla tatlısıyla güzel hatırlayacağım bir
yolculuk oldu ve hatta dürüst olmam gerekirse özleyeceğim bile.
7) Echo/Disney+ (2024-1 Sezon 5
Bölüm): Açıkçası üstüne çok da konuşulacak bir dizi olduğunu
düşünmüyorum. Yani daha çok son dönemlerin süper kahraman yorgunluğu furyasına
eklenmiş bir iş olduğunu söyleyebiliriz. Evet, bu karakter sonraki dönemde
farklı projelerde mutlaka kullanılacaktır ama sırf karakteri evrene eklemek
adına böyle bir dizi çekmeye gerek var mıydı emin değilim. Bu bana daha çok Amerikan
yerlilerine sizi de önemsiyoruz deme çabası gibi geldi. Başarılı olup olmadığı
bambaşka bir konu. Toparlamak gerekirse, öyle aman aman bayılarak izlemedim ve
umarım ikinci bir sezon falan yapmaya kalkmazlar. Bence “Echo” tek başına bir anlatıyı sürükleme potansiyeli olan bir
karakter değil. Daha çok ana karakteri destekleyici bir karakter potansiyeli
var. Büyük ihtimalle de bundan sonraki projelerde onu bu şekilde göreceğiz.
8) What If…?/Disney+ (2021-2 Sezon 18
Bölüm): “Echo”
ile kıyaslamak gerekirse, bu seriyi ilk sezonda da ikincisinde de gerçekten
severek izledim ki bence gerçekten “Marvel
Sinema Evreni” açısından oldukça yararlı ve gerekli bir seri. 2008 yılından
beri izlediğimiz birçok film ve dizideki olayların alternatif anlatılarını,
farklı gelişen zaman çizgilerini bize gösteriyor ki kimi anlatılar ana anlatı
akışından çok daha efsanevi dahi olabiliyor. Gerçi ikinci sezonu ilkine göre
biraz daha dağınık bir anlatı olarak buldum çünkü ilk sezonda işlenen her bölüm
ve karakter sonunda ana bir öykü için seçilmişlerdi ancak ikinci sezonda biraz
daha dağınık bir anlatı tercih edilmiş. Yine de genel olarak eğlenceliydi ve
üçüncü sezonu kesinlikle merakla bekliyorum.
9) Peaky Blinders/Steven Knight
(yaratıcı) (2013-6 Sezon 36 Bölüm): Yine bir başka efsane
seriye veda vakti. Aslında ben bu dizi ile çok geç tanıştım diyebilirim. Tanışmamızın
ardından bir süre çok yoğun bir ilişki yaşadık ve fakat sonlara doğru aramıza
anlamsız bir soğukluk girdi, böylece son sezonu izlemem neredeyse birkaç yıl
sürdü. Ancak kesinlikle seviyorum. Ben, kişisel olarak Britanya kültürüne pek
hayran sayılmam ama bu diziyi, öyküsünü, karakterlerini ve atmosferini çok
sevdim. İnsanın neredeyse böyle bir mafya ailesine üye olası geliyor ama tabi o
iş bizim buralarda nasıl olur pek emin olamıyorum. Şaka bir yana, suçun her
türlüsüne karşıyız.
10) Hajime no Ippo: The Fighting/Netflix (2000-1 Sezon 76): Efsane bir spor animesi olduğunu söyleyerek başlamam lazım. Boks nedir, nasıl yapılır vs. öğretirken aynı zamanda izleyenlere azim, çaba, fedakârlık ve arkadaşlık üzerine de ders veren bir öykü var karşımızda. Anime, “Ippo” adlı içine kapanık liseli bir genç ile başlıyor ve onun boks ile tanışıp yıllar içinde şampiyonluğa kadar ulaşan öyküsünü anlatıyor. İçine kapanık bir tip olan Ippo, okulda diğerlerinin zorbalığına uğrayıp şiddet görmektedir ve bir gün bir boksör tarafından kurtarılınca ona hayran kalıp kurtarıcısının peşine takılıp müthiş bir boksör olacağı yolculuğuna başlar. Mutlaka tavsiye edeceğim bir seri.
Bir önceki listeye buradan ve bir sonraki listeye de şuradan şuradan ulaşabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder