İDL 2024-I

 


1) Jujutsu Kaisen/MAPPA (stüdyo) (2020-2 Sezon 47 Bölüm): Açıkçası ilk sezon ile ikincisi arasında hatırı sayılır bir zaman farkı bulunması sebebiyle ve de elbette bu arada daha başka bir sürü şey izlemiş olduğumdan bu sezonun ilk birkaç bölümü konuya dâhil olmakta zorlandım. Üstelik eski sezona bir göz atmaya da üşendiğim için durum iyice zorlayıcı oldu. Yine de bölümler ilerledikçe durum benim açımdan toparlandı ve izlediğimin efsane bir sezon olduğunu söylemem lazım; aksiyon, şiddet, dövüşler, kapışmalar, yıkım, iç hesaplaşmalar ve maalesef kimi ölümler ile dolu dolu bir sezon olmuş. Açıkçası anime kültürünü merak eden biri ile karşılaşırsam bu dünyanın kapılarını ona “Jujutsu Kaisen” ile açarım. Yani şimdiye kadar şahane iki sezon ve de bir sinema filmi ile çok sağlam gidiyor. Aslında mangadan da okumaya başlamak lazım ama o zaman animenin heyecanı pek kalmıyor. Bakalım üçüncü sezonda bu sezonki anlatının üstüne çıkabilecekler mi?



2) Hilda/Luke Pearson (yaratıcı) (2018-3 Sezon 34 Bölüm): Aslında daha çok çocuklar için yaratılmış bir seri gibi görünse de ben bu diziyi izlemekten çok keyif alıyorum. Yani “Hilda” ve arkadaşları ile birlikte yaşadıkları fantastik dünyanın derinlerine dalmak, maceradan maceraya koşmak oldukça keyifli. Bu keyif hali üçüncü sezonda da tam gaz devam ediyor. Ancak ikinci sezon ile üçüncüsü arasında boşluk oluşmaması adına “Hilda ve Dağ Kralı (2021)” adlı filmi izlemenizi öneririm. Bu ara bilgiden sonra tekrar asıl konumuza dönelim. Dizinin bu sezonunda Hilda’nın babası ile tanışırken aynı zamanda annesini ve aile geçmişini de çok daha iyi tanıma şansına erişiyoruz. Elbette yine birçok sihirli ve mitolojik varlık da öyküye renk katıyorlar. Güzel, eğlenceli bir seri; gerçekten severek izliyorum.



3) Ben 10: Ultimate Alien/Joe Casey & Joe Kelly & Duncan Rouleau (yaratıcılar) (2010-3 Sezon 52 Bölüm): Öykü olarak “Ben 10: Alien Force” finalini takip eden bir dizi. Bu sefer “Ben 10”in uzaylıları artık evrimleşip çok daha acayip özellikler kazanabiliyorlar ve üstelik artık kahramanımızın gizli kimliği de ifşa edilmiş halde. Ancak bunların dışında değişen bir şey yok gibi; yine “Gwen” ve “Kevin”ın da yardımlarıyla süper kötüler ile dövüşüp birçok uzaylı formuna dönüşen bir Ben 10 izliyoruz.



4) Disenchantment/Matt Groening (yaratıcı) (2018-5 Kısım 50 Bölüm): “The Simpsons” ve “Futurama” efsanelerinin yaratıcılarının elinden çıkan bu fantastik seride kabaca büyü ile teknoloji arasında sıkışıp kalmış bir evren sunumu yapılıyor. Tabi biz çoğunlukla işin büyülü kısmını görüyoruz çünkü anlatımız “Dreamland” adlı büyülü bir krallığın prensesi “Bean”, onun kişisel iblisi “Lucy” ve yarı elf yarı dev olan “Elfo” etrafında şekilleniyor. Eğer eğlenceli bir yetişkin animasyonu arayışındaysanız bu diziyi önerebilirim. Üstelik final yapmış bir seri olduğu için es vermeden başlayıp bitirebilirsiniz; tahmin ediyorum ki araya sezon arası girmeyeceği ve öyküde kopukluk oluşmayacağı için izlemesi çok daha zevkli olacaktır.



5) Monsters 103 Mercies Dragon Damnation/Netflix (2024-1 Sezon 1 Bölüm): “One Piece” adlı efsane manga-anime serisinde karşımıza ölü bir karakter, daha doğrusu bir zombi olarak çıkan “Ryuma” adlı efsanevi samuraya odaklanan tek bölümlük bir özel seri ile karşı karşıyayız. One Piece’de Ryuma, katanası ile bir ejderhanın başını kesen samuray olarak bilinmektedir. Bu özel bölüm, o efsaneye odaklanıyor. Bölüm bize gösteriyor ki Ryuma, farkında olmasa bile aslında kendini kovalayan efsanevi bir kılıç ustasıdır ve yolculuğu sırasında uğradığı bir kasabada dolandırıcılar ve bir ejderha saldırısı ile karşılaşıp ister istemez olayların akışına dâhil olur. Böylece hem ejderhayı öldürür hem de kasabayı dolandırıcı hırsızlardan kurtarıp yolculuğuna devam eder. Açıkçası ben bu karakter etrafında şekillenen daha uzun bir seriyi de izlemek isterim.



6) Vikings/Michael Hirst (yaratıcı) (2013-6 Sezon 89 Bölüm): Bu diziye başladığımda henüz bir lise öğrencisiydim. Hatırlıyorum da “Game of Thrones”un ilk iki sezonunu daha yeni izleyip bitirmiş ve izleyecek benzer kalitede bir şey arayışındaydım. Bir arkadaşım daha ilk sezonda olan bu diziyi önerdi. İzledim ve gerçekten çok sevdim. Sonrasında da düzenli olarak takip etmeye çalıştım ama bence ilk üç sezondan sonra, özellikle bölüm sayısını ikiye katladıkları için, kalitesi düşen, o en baştaki dokusunu, ruhunu kaybeden bir iş oldu. Açıkçası son iki sezonu uzun aralar vererek bitirdim. Ancak yine de şu an buradayız ve öyle ya da böyle “Vikingler”e de veda etme zamanı. Ergenlikten yetişkinliğe geçiş sürecimde yanımda olduğun için sana teşekkür ederim. Acısıyla tatlısıyla güzel hatırlayacağım bir yolculuk oldu ve hatta dürüst olmam gerekirse özleyeceğim bile.



7) Echo/Disney+ (2024-1 Sezon 5 Bölüm): Açıkçası üstüne çok da konuşulacak bir dizi olduğunu düşünmüyorum. Yani daha çok son dönemlerin süper kahraman yorgunluğu furyasına eklenmiş bir iş olduğunu söyleyebiliriz. Evet, bu karakter sonraki dönemde farklı projelerde mutlaka kullanılacaktır ama sırf karakteri evrene eklemek adına böyle bir dizi çekmeye gerek var mıydı emin değilim. Bu bana daha çok Amerikan yerlilerine sizi de önemsiyoruz deme çabası gibi geldi. Başarılı olup olmadığı bambaşka bir konu. Toparlamak gerekirse, öyle aman aman bayılarak izlemedim ve umarım ikinci bir sezon falan yapmaya kalkmazlar. Bence “Echo” tek başına bir anlatıyı sürükleme potansiyeli olan bir karakter değil. Daha çok ana karakteri destekleyici bir karakter potansiyeli var. Büyük ihtimalle de bundan sonraki projelerde onu bu şekilde göreceğiz.



8) What If…?/Disney+ (2021-2 Sezon 18 Bölüm): “Echo” ile kıyaslamak gerekirse, bu seriyi ilk sezonda da ikincisinde de gerçekten severek izledim ki bence gerçekten “Marvel Sinema Evreni” açısından oldukça yararlı ve gerekli bir seri. 2008 yılından beri izlediğimiz birçok film ve dizideki olayların alternatif anlatılarını, farklı gelişen zaman çizgilerini bize gösteriyor ki kimi anlatılar ana anlatı akışından çok daha efsanevi dahi olabiliyor. Gerçi ikinci sezonu ilkine göre biraz daha dağınık bir anlatı olarak buldum çünkü ilk sezonda işlenen her bölüm ve karakter sonunda ana bir öykü için seçilmişlerdi ancak ikinci sezonda biraz daha dağınık bir anlatı tercih edilmiş. Yine de genel olarak eğlenceliydi ve üçüncü sezonu kesinlikle merakla bekliyorum.



9) Peaky Blinders/Steven Knight (yaratıcı) (2013-6 Sezon 36 Bölüm): Yine bir başka efsane seriye veda vakti. Aslında ben bu dizi ile çok geç tanıştım diyebilirim. Tanışmamızın ardından bir süre çok yoğun bir ilişki yaşadık ve fakat sonlara doğru aramıza anlamsız bir soğukluk girdi, böylece son sezonu izlemem neredeyse birkaç yıl sürdü. Ancak kesinlikle seviyorum. Ben, kişisel olarak Britanya kültürüne pek hayran sayılmam ama bu diziyi, öyküsünü, karakterlerini ve atmosferini çok sevdim. İnsanın neredeyse böyle bir mafya ailesine üye olası geliyor ama tabi o iş bizim buralarda nasıl olur pek emin olamıyorum. Şaka bir yana, suçun her türlüsüne karşıyız.



10) Hajime no Ippo: The Fighting/Netflix (2000-1 Sezon 76): Efsane bir spor animesi olduğunu söyleyerek başlamam lazım. Boks nedir, nasıl yapılır vs. öğretirken aynı zamanda izleyenlere azim, çaba, fedakârlık ve arkadaşlık üzerine de ders veren bir öykü var karşımızda. Anime, “Ippo” adlı içine kapanık liseli bir genç ile başlıyor ve onun boks ile tanışıp yıllar içinde şampiyonluğa kadar ulaşan öyküsünü anlatıyor. İçine kapanık bir tip olan Ippo, okulda diğerlerinin zorbalığına uğrayıp şiddet görmektedir ve bir gün bir boksör tarafından kurtarılınca ona hayran kalıp kurtarıcısının peşine takılıp müthiş bir boksör olacağı yolculuğuna başlar. Mutlaka tavsiye edeceğim bir seri.


Bir önceki listeye buradan ulaşabilirsiniz.


Kazan

Yorumlar